_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin. _Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur. _Sağlıksız bir zihinle ne
_Rüya, gören olmadan da var olabilir. Rüya gören olmadan rüya mevcut olduğunda ise bu özgün gerçeklik gibi gelir. Siz yoksunuz ama kozmik bir akıl var. Brahma var. Bu yüzden bütün alemin Brahma'nın gördüğü bir rüya olduğunu söylerler. Bütün bu dünya bir rüyadır, bir mayadır. Ama bu her şeyin, tümün bir rüyasıdır. Kişisel bir rüya değildir.
Reklam
Salih Bozok aynı gün oğlu Cemil Bozok vasıtasıyla elden İsmet İnönü'ye gönderdiği mektupta Atatürk'e yapılan konsültasyon ile ilgili bilgi aktarır. 2 Ağustos 1938 "Aziz ve Muhterem Büyüğüm İnönü, Ben bu mektubu sonuna kadar yazmaya, siz de okumaya bilmem muvaffak olabilecek misiniz? Parmaklarım kırık, gözlerim kör olsaydı da ben
Sayfa 194 - Güven KitabeviKitabı okudu
Bu dünyada şans diye bir şey yoktu,insan kendi şansını daima kendi yaratırdı.Aklı başında olanlar bunu bilir ve işini şansa bırakmazdı.Aptallar ise başına gelen her talihsizlikte şanssız doğduğunu düşünürdü.Bu,hayata karşı oynanan büyük bir kumardı ve sadece oyunun kurallarını bilenler kazanırdı.Benim için bu hep böyle olmuştu:Risk al ve kazan.Kaybetmek bana yakışan bir şey hiç olmadı.
Kadim terapi
Bilmem sizde de böyle midir; yolculuk benim üzerimde daima iyi ve unutturucu bir tesir yapar. Izdıraplarımızın, üzüntülerimizin mekânla yahut hayatımızın tabii muhitiyle sıkı bir alakası olsa gerek. Bir yazarın dediği gibi falan yerde en yoğun şiddetinde olan bir acı, iki yüz kilometre daha öte- de ve başka insanlar içinde biraz daha hafif ve daha kabil-i tahammül oluyor. Zannetme ki sana, "Kabuğunu kır." diye cevap vereceğim. O zaman dağılırsın. Sakın kabuğunu kırma; genişlet! Ve kendine mal et, kanınla işle ve canlandır. Kabuğun kendi derin olsun! (Huzur) Elbette buna da alışırım. İnsan nelere alışmaz ki?.. Zaten hayat dediğimiz bu kapalı dairenin asıl mucizesi, bu alışmak değil miydi? En sevdiğimiz mahlukları bile kaybetmeye alışmıyor muyuz? Günlerce, aylarca, senelerce görmemeye, mutlak, kati bir gurbet içinde yaşamaya alışmıyor muyuz. İnsan mesut olmak için her şeyi varken de bedbaht olabilir.
Sayfa 265 - Hayy kitapKitabı okudu
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Reklam
143 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.