Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Bereket Denizi serisinin ikinci kitabı Kaçak Atlar, Bahar Karları’nın 20 yıl sonrasında geçiyor. Her ne kadar kitabın seriden bağımsız tek başına okunabileceği belirtilse de Bahar Karları’na yapılan çok sayıda gönderme ve hatırlatma var. Seri halinde okunması gerektiğini düşünüyorum.
Osaka’da yargıç olan Honda Bahar Karları’nda kaybettiği arladaşı Kiyoaki’yi zaman zaman hatırlamaktadır. Konuşmacı olarak katıldığı bir Kendo turnuvasında Kiyoaki’nin öğretmeni İinuma ve onun oğlu İsao ile karşılaşır. Bu karşılaşma Honda için büyük bir sürpriz olur ve ilerleyen süreçte hayatında büyük değişikliklere sebep olur.
Kitapta Japonya’nın batılılaşmasından memnun olmayan, endüstriye hakim soylular ve işadamlarının ülkeyi çöküşe sürüklediğini düşünen ve imparatorun yetkilerinin artması gerektiğini düşünen bir grup yurtsever gencin İsao çevresinde toplanmasını ve rejime karşı eylem hazırlıkları yapmasına şahit oluyoruz.
İçerik olarak ilk kitaptan daha çok beğendim. Samuraylığın yavaş yavaş ortadan kalkması ve bunun insanlar üzerindeki etkisi duygusal bir şekilde anlatılıyor. Bunun yanı sıra Japonya’nın II. Dünya Savaşı’nın hemen öncesindeki ekonomik ve politik durumu da gözler önüne seriliyor.
338 syf.
·
Puan vermedi
Alimlerimiz Alemimiz
"Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse."
Hadis-i Şerif
***
Hayırlı ramazanlar. Şu mübarek ayda sosyal izolasyon durumundayken zamanımıza fazladan bereket katmak adına
Şairin kalemiyle tanışma kitabım oldu Şahitsiz Vakitler. Vaktin önemini, insan yaşamını ve yaşamın ne olduğunu imgelerle okuyucuya aktarmış. Zaman kayıp gidiyor geriye bize kalan ne?
“terketmek için de güç gerek
dalından ilk ve son kez ayrılmak için bayıltan
olgunluğuyla bir meyvenin
ihtiyaç duyduğu kadar olsa bile”
Şiirlerde kullanılan
Bereket Denizi dörtlemesinin ilk kitabı Bahar Karları ve benim ilk Yukio Mishima kitabım. Hikaye 1910’larda geçiyor. Meiji Restorasyonu sonrası Japonya’nın batılılaşması ve bu durumun toplumun değişik katmanlarındaki karşılığını görüyoruz kitapta. Restorasyonla birlikte ekonomik güçleri artan ve saray çevresinde yer edinmeye çalışan soylular ve yeni zenginler çevresinde anlatılıyor hikaye.
Soylular okuluna giden 18 yaşındaki, tutkusunun yönettiği Kiyoaki ve akıl ve mantıkla hareket eden Honda arasındaki dostluk, her ikisinin hayatları etrafında Japonya tarihi anlatılıyor.
Mishima inanılmaz hayatı olan bir yazar. Bereket Denizi için de ‘yaşamla ve bu dünyayla ilgili hissettiğim ve düşündüğüm her şeyi yansıttım’ ifadesini kullanmış. Okurken keşke önce diğer kitaplarını okusaydım dedim.
Bereketli Topraklar Üzerinde? Kitabın adına bakınca bolluk, bereket bekliyor insan. Okumaya başlayınca görüyoruz ki ezen-ezilen, köylü-şehirli, yoksulluk, değersizlik konuları insana bugünü sorgulayacak şekilde anlatılıyor. Sürekli diyaloglar halinde ilerleyen, akıcı bir şekilde devam eden bir kitap. İç Anadolu'dan Ç. Köyünden geçim sıkıntısı, ekmek kaygısıyla Çukurova'ya gelen üç arkadaşı anlatıyor. Büyük bir umutla gelen üç işçi, üç hayat..
Bu üç ayrı karakteri tanıyor onlarla çalışıyor, onlarla yoruluyorsunuz ve karşılığında kuru ekmek, karın tokluğu. Terini toprağa akıtan, emeğiyle var olan işçiler onların sevinci, acısı, çektikleri yokluk, sefalet, uğradıkları haksızlık, yenilen haklar, sömürülen emek, dökülen alın teri hepsini içinizde hissediyorsunuz. Emekleriyle dönen çarkın ezilen, hor görülen canları..
Yazarın anlatımı, dili size her şeyi beraber yaşama fırsatı sunuyor. Bu yaşananların günümüzde de eskimediğini, yaşandığını bilerek okumak birçok sorgulamaya itiyor. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. Daha erken okumayı dinlerdim. Keyifli okumalar..
Oblomov - İvan Gonçarov
Tanıtım, önsöz tarzında yazılmış kısmı bitince kitabı okumak daha rahat oluyor. Fakat o kadar çok dipnot, ayrıntı eklenmiş ki insanın sürekli önce dipnotu mu okusam en son mu okusam diye kafası karışıp dikkati dağılıyor. Bu konuda takıntılı değilseniz, sorun yok tabii. Bir de okurken bir Oblomovculuk çöküyor insanın üstüne onun gibi tembel ve duyarsız olup çıkıveriyorsunuz. O yüzden baya uzun sürdü okumam açıkçası.
***Spoiler içerir!
İlya İlyiç Oblomov, Oblomovka yurtluğunun, 350 canın sahibi, doğuştan asilzade bir bey; kendi ayakkabısını çorabını dahi kendisi giymez, uşakları tarafından bu tür işler yapılır. Beyimiz okumuş bir asilzadedir aslında ve memur olmuştur. Ama işte yaptığı bir hatadan dolayı izne ayrılmış, ardından istifa ederek sadece miras kalan yurtluktan gelen gelirle geçimini sağlamaya başlamıştır. Daha sonra arkadaşı Andrey Ştoltz sayesinde Olga Sergeyevna ile tanışıp âşkı yaşar. Sonrasında olaylar gelişir fakat Olga hayat amacını ve enerjisini kaybetmiş tembel Oblomov'un değişmeyeceğini anlayarak ondan ayrılır. Sahtekâr arkadaşı Taranyev yüzünden taşındığı evin sahibesi Agafya ile bir süre sonra evlenir ve bu tembellik sonucu geçirdiği inme ile vefat eder. Tabii öncesinde sahtekâr arkadaşı ve evsahibesinin erkek kardeşi, onu oyuna getirerek yurtluğu elinden almaya çalışırlar fakat Ştoltz her şeyin farkına vararak onu kurtarır. Bundan sonra ölümüne dek bolluk, bereket içerisinde yaşar eşi Agafya Matveyevna ile... Agafya'dan olan oğlu Andrey'i ise ölümünden sonra Olga ve Andrey Ştoltz kendi yanlarına alarak büyütürler ve Oblomovka yurtluğunun başına geçmesi için yetiştirirler.
