Ali Lidar'ın okuduğum ilk kitabı.. Çok samimi anlatım sanki sohbet esnasında anıları konuşuyor gibi kendinizden bir parça mutlaka bulunuyor.. Mahallenin abisi ile oturup çay (oralet de olabilir) içerken yapılan sohbet kadar keyifli bir kitaptı..
Kelimelere resmen dans ettiriyor, samimi, içten bir dil ile..
Kendinizden bir parça gibi altını çizmeden geçemiyorsunuz..
Samimi diliyle rahat okunuyor ve kimi zaman insana benzerlerini yaşadığı duygusunu veriyor.. Adının 'Tesirsiz Parçalar' olduğuna bakmayın.. Son derece tesiri olacaktır size.. Anlatılan anekdotlar, herkesin yaşadığı ve yaşayabileceği olayları içeriyor ancak yazarın anlatımı o kadar etkileyici ki sizi alıp bazen çocukluğunuza, bazen gençliğinize götürüyor, hayata ve olaylara bakış açınızı çeşitlendiriyor..
Bu kadar mutsuz, umutsuz nasil nefes alınır bilmiyorum.. Bazen yok artık dedim ama Kafka, Nietzche, Schopenhauer kafasının gerçek olabileceğini biraz daha anladım.. Beşiktaş sevgisinin temelinde bile acı var ...
Yazarın anılarının çoğu yürek burkan türden, beni çok etkiledi.. Tabi ki birazda merak oluştu içimde.. Keşke otobiyografi türünde bir şeyler yazsa da okusak.. Kitapta yazarla ilgili bir çok bilgi mevcut; sevdiği şarkıcılar ve şarkılar, beğendiği yazarlar ve karakterler, ailesi..
Nasıl bir kitap ki bütün duyguları aynı anda yaşatabilir.. Başka birşey söyleyemeyeceğim..
Mutlaka okuyun..
Haydi abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.