Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ve bir şey daha öğrendim: Güzel adamların hepsi güzel atlara binip gitmemişler; çoğu hâlâ aramızda yaşıyor. Ne şanslıyım, onların çoğunu tanıyorum.
Hem gelmeni istedim, hem bekletmeni. Sen mi daha güzel, beklemek mi seni?
Reklam
"Gönül aynasının hududu yoktur. Burada akıl ya susar veya şaşırıp kalır. Sebebi de şu : " Gönül mü Tanrı'dır, Tanrı mı gönül? Hem sayılı hem sayısız olan (hem kesrete dalan hem kesreti bulan) gönülden başka her nakşın aksi silinip gider. Fakat ezelden ebede kadar zuhur edegelen her yeni nakış gönle akseder, orada perdesiz, apaçık surette tecelli eder. Gönüllerini cilalamış olanlar, renkten, kokudan kurtulmuslardır. Her nefeste zahmetsizce bir güzellik görürler." Aşk Estetiği kitabında yer alan bir Mesnevi Alıntısı
" Öldüğü varsayılan geleneğe yeni bir ruh üflenebilir mi? Zor, ama mümkün! Unutulmuş alfabeler çözülüyor, ölü kültürler diriltiliyor da daha dün yaşadığımız kültürün dili ve sembolleri niçin çözülemesin? Bunun için önce kendi kültürünüzden korkmamanız, bu topraklara ayağınızı sağlam basıp onu anlamaya, dilini sökmeye ve yeniden anlamlandirmaya çalışmanız gerekir. Küreselleşen dünyanın ilimde, sanatta, felsefede nereye gidildigini bilmeden, yani kendi içine kapanarak varabileceginiz bir yer yok. Gerektiğinde dışarıdan da bakabilmelisiniz, hatta bu şarttır; ama iceridekilere akıl vermek için değil, dönüp üretime ve yeniden inşa faaliyetine katilmak için. Yani "eve dönüş"... Dönüşte evinizi beğenmeyebilirsiniz, giderken bıraktığınız ev artık ihtiyaçlarınıza cevap vermiyor olabilir. O halde onu ya -yeni ihtiyaçları da göz önüne alarak- özenle restore eder yahut temelleri üzerine bir ev inşa edersiniz! Içinde yasayabileceginiz yeni bir ev! Yeni bir estetik!"
Dudaklarında eski kahkahalarından artakalmış birkaç safalı çizgi...
Kaknus güzel fakat acayip bir kuştur. Yeri yurdu da Hindistan’dadır. Uzun, kuvvetli bir gagası vardır. O gagada ney gibi birçok delik bulunur. 360 tane delik vardır. Sonra bu kuşun eşi de yoktur; tektir bu kuş! Her delikten başka türlü bir ses çıkar; her sesten de başka bir nağme duyulur. Bütün kuşlar susarlar. Onun sesinin güzelliğinden hepsinin de aklı başından gider. Bir filozof vardı; bir müddet onunla düştü kalktı ve müzik bilgisini onun sesini taklit ederek meydana getirdi. Bu kuşun ömrü bin yıla yakındır. Öleceği vakti bilir. Öleceğini anlayıp da kendisinden ümidi kesti mi çalı çırpı toplar, onları çepeçevre yığar. Tam ortasına da kendisi geçer, yüzlerce türlü nağmelerle feryada başlar. Âdeta ruhunun her deliğinden başka çeşit bir dertli nağme çıkar. Hem feryad eder, hem de ölüm derdinden gazel yaprağı gibi titrer. Onun feryadını duyup işiten bütün kuşlar, onun coşkunluğunu gören bütün yırtıcı hayvanlar, karşısında düşüp ölürler. Hepsi onun ağlamasına bakar, bir kısmı da dermansız takatsiz bir hale düşüp ölür gider. Onun bu ölüm günü acayip bir gündür. Gönüller yakan feryadından adeta gönüllerden kanlar damlar. Nihayet bir soluk ömrü kalınca şiddetle kanatlarını çırpar. Kanadından bir kıvılcım çıkar; alev alır, ateşlenir. O ateş çevresindeki çalı çırpıyı tutuşturur; bu suretle tamamıyla yanıp gider. Külde bir zerre bile ateş kalmayınca, o külden başka bir kaknus kuşu meydana gelir. Hiç kimseye böyle bir şey nasip olur mu? Öldükten sonra doğsun ya da doğursun! Feridüddin Attar
Reklam
Ah, insanlar niçin her şeyi anlayamıyorlar? Beş dakika, on dakika, yarım saat kendilerini unutsalar, kendilerini karşılarındakinin yerine koysalar tam onun gibi -fakat hiç eksiksiz ve tam- onun gibi duysalar, her şey ne kadar yerli yerinde olacak. Hayır! İllâ ki zıddiyetler, öfkeler, yanlış anlaşmalar, kıskançlıklar, inatlar, şüpheler, hâkim olmak arzuları...
Erguvan Bayramı
Hristiyanlar erguvana Yahuda ağacı da derler.Menkıbeye göre,Hz. İsa'ya ihanet eden havarî Yahuda,daha sonra pişman olarak kendini bir erguvan ağacına asmış.Önceleri beyaz çiçekler açan erguvan bu yüzden utancından kıpkırmızı kesilmiş.
Sayfa 41 - Kapı Yayınları
Trajik Kahraman
"Brütüs eğer Sezar'ı öldürmeseydi suçlu olacaktı,çünkü Roma onun elinde felâkete sürükleniyordu. Sezar'ı öldürdüğü için yine suçludur,çünkü onu seviyordu."
Genç bir adam olarak son nefesini veren Şeyh Gâlib'in cenazesi yıkanırken henüz hayatta olan babası Mustafa Reşid Efendi'nin oğlunu son olarak görmek istediği,teneşirin başında, yağmur gibi dökülen gözyaşları ak sakalından süzülürken "Ah oğul,bu tahtaya kara sakal yakışmıyor" dediği bilinmektedir.
Kapı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çiçekleri hep sevdim; çiçek sevmeyen biri herhâlde normal bir insan olarak kabul edilemez.
" Ölmezlik çapının adamları, dünyanın her yerinde aynı kanuna bağlıdır: Kendi asliyeti içinde milli; ve bu asliyetin erişme kudreti nisbetinde beşeri... "
Sayfa 35 - KapıKitabı yarım bıraktı
Çedikçi Süleyman Efendi
" Vardır Derun'ün içre senin Sen'den ayru Sen! Ol " senden ayru sen " kim ola? Bilemedin mi? Ben! "
Sayfa 60 - KapıKitabı yarım bıraktı
Ateşler İçinde Kaknus
"Cehennem, cennet İstanbul'a zaman zaman düşen ateşleri görse, hararetin yüksekliğinden Allah'a sığınır."
Sayfa 43 - Kapı Yayınları, 9. BasımKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.