Bilişsel rahatlık halindeyseniz, muhtemelen keyfiniz yerindedir; gördüğünüzü beğenir, duyduğuna inanır, sezgilerinize güvenir ve şu anki durumun sizi rahatlatacak kadar tanıdık olduğunu hissedersiniz.
Prof. Dr. M. Bilgin Saydam, psikomitolojide yaşayan, yaşanan ve yaşatan öyküler olarak tanımlanan mitlerin birbirleri arasında yaşanan geçiş sürecindeki boşluğun kahramanlar yaratan bir boşluk olduğunu söyledi. Saydam,
“Annenin aslan oğlu okuyup büyük adam olacak ve annesini kurtaracak, İbrahim Tatlıses İstanbul’a gidecek ve annesini kurtaracak
Rahatlık ve gerginliğin çeşitli nedenlerinin birbirinin yerini alabilen etkileri vardır. Bilişsel rahatlık halindeyseniz, muhtemelenkeyfiniz yerindedir; gördüğünüzü beğenir, duyduğunuza inanır,sezgilerinize güvenir ve şu anki durumun sizi rahatlatacak kadartanıdık olduğunu hissedersiniz. Aynı zamanda, düşünceleriniz göreceli olarak gelişigüzel ve yüzeysel olabilir. Gergin hissettiğinizdeyse, teyakkuz halinde ve kuşkucu olma, yaptığınız şeye daha fazla çaba harcama, kendinizi daha rahatsız hissetme ve daha az hatayapma olasılığınız artar, ama her zamankinden daha az sezgisel yedaha az yaratıcısı olursunuz.
Yazar Zara karakterinin Kozayı dünyaya getirip onunla ilgilenmesi ve çalışması şeklinde bir annenin hikayesinden kesitlerle bilimsel bilgileri birlikte veriliyor. El-alemin söylediği cümlelerin yanlışlığını anlatarak annelerin içini rahatlatıyor.
Kitaptan notlar (özet) :
5.aya kadar bebek annesiyle ayni bedende olduğuna ona bağımlı olduğuna
Bulgaristan Hatırası Bir Marksist Türkolog: İbrahim Tatarlı
Ulaş Başar Gezgin
Bir varmış bir yokmuş. Ayaklar baş, başlar ayak iken, ezilenler ezenlerin iktidarını şangır şungur sallar iken, sallamakla yetinmeyip iktidara gelir iken, Bulgaristan nam bir coğrafyada Bulgaristan Türkleri diye bir halk yaşarmış. Bunların içinde İbrahim Tatarlı adlı
_Yargı yetisi, derin düşünme becerisidir.
_Doğa nesnelerinin büyüleyicilikleri üzerine bir yargıda bulunabilmek için, yalnızca estetik yargı yetisinin değil ama onun temelinde yatan bilgi yetilerinin de çok daha yüksek bir kültürü gereklidir.
_Beğeni yargısı, herkesten onay bekler ve bir şeyi güzel olarak bildiren biri, herkesin o nesneye onay
Kitabı hiç beğenmedim. Anlatım dili çok basit. Bir genç ve ustası arasında geçen sohbetlerden oluşuyor. Asıl konunun anlatıldığı kısımların haricindeki yerler gereksiz muhabbetler. İki de bir "Her neyse biz konumuza dönelim" deyip konuya dönüyorlar ve ben buna acayip taktım. Kitabın baskısı normale göre biraz daha büyük puntolarla ve
bu adam meditasyonu satıyor, pazarlıyor, para alıyor. ve aşırı derecede sömürmeye çalışıyor karşısındakileri. her şeyin sevgi olduğunu söyleyen bir aziz maskesi takmış. millete cinsellikten seksten yani özel olan şeylerden bahsedip yanına sokulup taciz ediyor gibi. sapığın teki her hintli gibi. hintli kardeşleri çok yavşaktır bizzat gördüm. kadın gördükleri zaman ağızlarından su akar ve aşırı terbiyesizdirler güzel kadınlara karşı. işte bu adamda imajı kurtarmak için ben bilge adamım size ulaşamayacağınız bir şey için yardım ediyorum diyor. tabi lüks kimselerde çıkarları uğruna bu adamı takip ediyorlar. adam sözde felsefeci ama bu felsecilerin nedense aşırı savunuduğu "kuşkuculuk, doğruculuk, mütavazilik, sorgulamak," gibi şeylerinden bahsedilmiyor.
bu adam hıristiyanlıkla, hindiuzimi karşıtırıp pazarlıyor. bu da çok ağır bir şekilde dini inancınıza saldırıyor demek. çok kitap okumuş ama efsanevi ve gerçekten işe yarayan hiç bir şey yok. zaten kitapta ses kayıtlarından oluşuyor ki bu da aklına ne geldiyse onu söylediği anlamına geliyor. kitaplarının hepsi de aynı yuvarlak halde kendisini tekrarlıyor. seneler geçtikçe bu adamın insan zihnini kontrol etmesi ve söylediği tüm şeyler çoook itici gelmeye başladı. dolandırıcı bir tarikatçı olduğunu sonradan anladım. kendi çıkarlarını saklayarak milleti ayakta uyutmuş. paralar, statü, ün gibi şeyleri ağzından kaçırdığı bir kaç satır var. ama bu yazar bana gerçekten 3 önemli şey kattı
1. aziz görüntüsü ver
2. tarikatların hepsi kötüdür ve sonları da kötüdür
3. Freud, jung oku insan psikolojisini çöz (sadece bu kitapta değinmiştir.)