Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
331 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
"Bakabiliyorsan gör, görebiliyorsan gözle..." cümlesi ile başlayıp; "Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. Gördüğü halde göremeyen körler" cümlesi ile biten kitapta toplumun adaletsizliği ve bozukluğu en yalın haliyle anlatılıyor. Adını bilmediğimiz bir ülkenin adını bilmediğimiz bir şehrinde başlayan körlük salgını hızla yayılıyor ve insanların ahlâkî değerlerininin nasıl yozlaştığını aynı zamanda vicdanlarının nasıl köreldiğini anlatıyor yazar. Diğer romanların aksine bu kitapta hiçbir karakterin ismini bilmiyoruz; ilk kör, sekreter kız, doktor, yaşlı adam, şöför gibi betimlemelerle tanıyoruz karakterleri bence yazar toplumda yerimizi belirleyen ana unsurun isimlerimizin değil statülerimizin olmasını bu şekilde eleştiriyor. Zaten bana kalırsa yazar bugünün insanının körelmiş vicdanlarını eleştiriyor, eserde karakterler bir bir kör oluyor bugünümüze dönüp baktığımızda hangimiz gerçekten görüyoruz ki hangimiz adaletsizliğe karşı dimdik durabiliyoruz? Bir gün için taktığımız at gözlüklerimizi bir kenara bırakıp vicdanımızın sesini dinlesek eminim ki her şey çok daha güzel olacak.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,1bin okunma
238 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Amin Maalof'un kitaplarını okurken insan şunu sormadan edemiyor: Bu adam Doğu'yu niye ve nasıl bu kadar iyi biliyor? Kitaplarını okurken bir yandan da araştırma yapıyorum adamın tüm anlattıkları doğru ve tutarlı. Öyleyse şu soruyu da sormak gerekir: Peki biz Doğulular, bizim dünyamıza, köklerimize ait bu bilgileri niye bilmiyoruz, bizim tarihimiz bunları bize niye anlatmıyor, bizim tarihçilerimiz, teologlarımız, folklorlarımız, etnograflarımız ne iş yapıyor? Misal Maniheizm dinini kaç kişi biliyor, bilenler ne kadarını biliyor? Mani diye bir adamın yaşadığını hem de bizim topraklarda yaşadığını kaç kişi biliyor? Şahsen ben Maniheizm'in Çin ya da Hindistan topraklarında doğan bir din olduğunu sanıyordum. Meğer Maniheizm bir Ortadoğu, bir Mezopotamya diniymiş. Mani de bizzat Sasaniler döneminde Mezopotamya'da yaşamış bir düşünür, peygamber. Amin Maalof bu romanında yine Doğu'ya ışık tutuyor. Bizi Sasani İmparatorluğuna götürüyor. III. Yüzyılda Roma ve Sasaniler arasındaki çekişmelere sahne olan Mezopotamya diyarında, Dicle kenarında buluyoruz kendimizi. Yani bizi bize anlatıyor... Amin Maalof bu romanda Maniheizm dininin kurucusu Mani'nin hayatını anlatıyor. Zerdüşt ve Hristiyanlık baskıları altında filizlenen bir din. Ekmeği koparmadan önce Mani hep şöyle dua ederdi: "Tanrım, bu yemek hazırlanırken toprak, bitkiler ve daha başka yaratıklar mecburen incitildi. Ama bunu yapanların insandaki Işğı beslemekten, senin Kelamını yaşatmaktan başka isteği yoktu." Doğaya ve canlılara karşı bu kadar hassas bir din öğretisi görmemiştim hiç.
Işık Bahçeleri
Işık BahçeleriAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20204,093 okunma
Reklam
280 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
NARİNNAR / ÖZLEM OĞUZ "Bazen kader parmaklarının arasında gelir gider, bir ipe, bir kancaya, bir yüreğe bağlı değişebilirdi. Hatta ölüm bile rotasından sapabilirdi." Niran'ı bir uçurum kenarında yakalıyoruz. Kafasında binlerce soru, yüreğinde derin bir sızı, onun oraya nasıl geldiğini bilmiyoruz hatta kendisi de bilmiyor. Öyleki
Narinnar
NarinnarÖzlem Oğuz · Dağhan Külegeç Yayınları · 070 okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
Roman anlatıcımız, sevgilisiyle birlikte Çin Denizi’nde küçük bir adaya tatile giden ve sevgilisi onu terk edip gittiği halde kendisi adada yaşamaya devam eden yaşlı bir kadındır. Gerçi adamın kadını terk ettiğini bilmiyoruz, bir gün gazete almaya gidiyorum diye çıkıp giden adamın başına başka şeyler de gelmiş olabilir. . Kahramanımızın anılarını dinleyip, iç dünyasında gezdikçe bu ruh halinin nasıl oluştuğuna dair sorular soruyorsunuz kendinize. Bazı sorular cevaplanıyor, bazılarıysa cevapsız kalıyor. Bazen kahramanla aynı duygu ve düşüncelere sahip olduğunuzu düşünüyor bazen de bir o kadar uzak olduğunuzu. . Kitaptan alıntı: “Herkes kendini bir diğerinden üstün buluyor, bu da içimizdeki saldırganlığın bitmek bilmeyen bir kulak çınlaması gibi sürüp gitmesine sebep oluyordu.” . Kitabın arka kapağındaki son paragraf: “Uyuyan Adam hiçbir şeyin kalıcı olmadığı bir dünyada çöküşün kaçınılmaz olduğunu yüzümüze çarpan bir roman. Mizantropi ustası Sibylle Berg’in kaleminden.” . Ben romanı çok özgün buldum. Yazarın kalemine, anlatım biçimine ve tarzına hayran kaldım. “Mizantropi” kavramını daha önce duymamıştım, bu kitapla öğrenmiş oldum. Hemen yazarın diğer kitabını (Hayat İçin Teşekkürler) da -başka kitapları var mı bilmiyorum- sipariş ettim. . Okumanızı şiddetle tavsiye eder, şimdiden iyi okumalar dilerim.
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamSibylle Berg · Can Yayınları · 201882 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
Birçok medeniyetin mitolojisine ucundan köşesinden bilgi sahibiyiz fakat kendi medeniyetimizin mitolojisini niye bilmiyoruz diyerek bu konu hakkında kitap araştırmaya başladım. Türkler göçebe bir hayat benimsedikleri için yazılı kaynakları çok az ama hikayelerini sözlü olarak bugüne kadar taşıyabilmişler. Göçebe hayatta bir çok milletten ve dinden etkilendikleri için zaman için hikayeler değişime uğramış. O yüzden bir konu hakkında birden fazla hikaye varken ana temaları her zaman aynı kalmış. Benim için çok yararlı bir kitaptı. Kitabın sonundaki cümle beni gerçekten etkiledi. “Dolayısıyla anlatılarla temel Türk mitolojisi yapbozunu metinsel düzeyde tamamlayan bu kitap Türk mitolojisine olan borcunu, okurları da anlatı mirasına kulak vererek atalara olan borcunu böylece ödemiş oldu.” Umarım Türk mitolojisi hak ettiği değeri görür.
Türk Mitolojisi 101
Türk Mitolojisi 101Selma Çolak · Say Yayınları · 202376 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
FÜCUR/ FIRAT İZGİ "İnsan doğduğu hayatı belirleyemez belki ama yaşayacağı hayata vereceği yönü belirlemek kendi elindedir.” Kitabın başında öfkeli bir adam karşılıyor bizi. Bu öyle böyle bir öfke değil... İçinde her an büyümeye devam eden ve onu tepeden tırnağa kuşatan bir nefret desek daha doğru olur... Nedenini henüz bilmiyoruz tabii... Elinde tuttuğu silahla hedefe kitlenmiş bu adam. Hedefindeki kişi saçı sakalı ağarmış yaşlı bir adam olan Celal. Biz nedenini düşünürken, o hırsla Celal'in kapısının ziline basıyor bile. Kapısını açan Celal daha konuşmaya fırsat bulmadan üç el kurşun yiyerek yere kapaklanıyor... Onun son nefesini izleyen genç adam ise pişmanlık bir yana huzur bulmuş gibidir adeta... Şimdi bu genç cinayet işleyecek kadar öfkelendiren ne dersiniz? Saçı sakalı ağarmış Celal ne yapmış ki? Sorunların cevabını söyleyemem. Ancak kitabın gerçek yaşanmış bir olaydan esinlendiğini ve çok etkileyici olduğunu söylebilirim... Son sayfalarda boğazımda bir düğüm oluştu adeta... Ali, Zeynep, Kemal, Beyza her birinin hayatı, acının başka bir yüzüydü... Yazarla tanışma kitabım oldu ve son olmayacağı kesin. Ayrıca kitabın gelirinin kadın sığınma evlerine bağışlanacak olması da çok ince ve özel. Kısaca gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum...
Fücur
FücurC. Fırat İzgi · Yediveren Yayınları · 202350 okunma
Reklam
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kürk Mantolu Madonna
Okumayan tek ben kaldım diyip elime aldığım romanın sonunda kendimi ağlarken buldum. Beni böyle duygulandıran kitapların etkisinden uzun süre çıkamıyorum. O Raif beyin naif, karşılıksız, çıkarsız ,gerçek sevgisini herkesin birazda olsa hissetmesi gerek. Raif bey iyiki Maria ile karşılaşmış diyenlerdenim ben yoksa kendinisinin bile bilmediği duygularının asla farkına varamayacaktı ama 10 yıldır içinde kendisiyle savaşmasının azabını, beyninden silemediği ‘o bile yaptı’ düşüncesi altında ezilip kalacaktı. Her insan bir yaşamdır sözünü nasılda hissettiriyor, o sessiz sakin ve konuşmayan içlerine kapanık insanların aslında kendi dünyalarında neler yaşadığını bilmiyoruz ve önyargılarımız ile gülüp geçiyoruz. Kitabın sonlarındaki o cümleyi unutmayacağım şöyle diyor, ‘hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık , adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi’. Tek bir kişi yüzünden herkese herşeye kırılmak nefret etmek..
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021315,4bin okunma
64 syf.
5/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Dr. Jekyll ile Bay Hyde kitabından sonra okuduğum ikinci Stevenson kitabı, ancak beni pek sarmadı. Gotik edebiyatın öncülerinden olan Stevenson bizi İspanya’nın dağlık bölgelerinde yer alan bir konağa misafir ediyor. Savaşta yaralanmış İskoç kökenli bir asker (adını bilmiyoruz) hava değişimi için bu konağa misafir oluyor. Konakta asker haricinde yaşayan 3 kişi daha var, anne, Felibe ve tabi ki Olalla… Evde bir gizem var ki bu gotik edebiyatın olmazsa olmazlarından. Konak bir zamanlar bölgenin en şaşaalı mekanıyken, daha sonra tabir yerindeyse bir viraneye dönmüştür. Bu büyük zeinginlikten nasıl olur da fakirliğin pençesine düşerler sorusu misafir askerin aklını tırmalamaktadır. Ta ki Olalla ile karşılaşana kadar. Artık aşkın pençesine düşmüştür yaralı asker. Kitap bir vampirlerle alakalı olsa da kitabın hiçbir yerinde vampir kelimesi geçmemekte. Stevenson bunu bilerek mi yaptı yoksa anlatmak istediği başka bir türm ü bilemem. Ancak kitapta özellikle anne karakteri üzerinden anlatılan benim aklıma direk vampiri getirmekte. Sonuç olarak beni etkileyen bir kitap olmadı. Her kitabın da okuru etkilemesi gerekmez zaten. Bazen kafa dağıtmak için de kitap okunur. Bu kitabı da o sınıfa sokuyorum. Kalın bir kitaba başlamaktan çekiniyorsanız ya da gotik edebiyata merakınız varsa alıp okuyabilirsiniz. Ancak dediğim gibi beklentilerinizi yüksek tutmayın.
Olalla
OlallaRobert Louis Stevenson · İş Bankası Kültür Yayınları · 20203,952 okunma
690 syf.
6/10 puan verdi
·
12 günde okudu
İçeriği çok geniş tutulmuş bir anlatı. O kadar çok ayrıntıya girilmiş ki bu kadarına gerek var mı bilemedim. Ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu bilmiyorum. Yazar hangi kaynaklardan yararlandı, kimlerle görüştü, şahitlikler, belgeler, anılar, günlükler araştırmasında ne kadar yer aldı bir önsözle bilgi verseydi çok daha iyi olurdu. Sonuçta bu bir
Cahide
CahideEyüphan Erkul · Artemis Yayınları · 202046 okunma
512 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kesinlikle birinci kitaba göre kat kat daha iyiydi.İlk kitapta ne kadar sinir bozucu şeyler varsa hepsi gitmişti ve en sevdiğim Fetih karakteri baş roldeydi.Maya karakterinin gelişimini okumak keyifliydi.Bir bir fazlalıklarında kurtuldu.Kimliğinin farkına varmaya başladı.İkilinin atışmaları, diyaloglar çok iyiydi.Birinci kitap Amelya ne kadar
Gecenin Hikayesi Aşeka 
Gecenin Hikayesi Aşeka N. G. Kabal ·  Ephesus Yayınları · 20192,103 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.