Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
8/10 puan verdi
Almanya’da bir eyalette Orman Müdürlüğünde 20 yıldan fazla ormancı olarak çalışmış ve şu an Orman Akademisinde doğa dostu yöntemlerle orman idaresi öğreten Peter Wohllben’ın bilimsel araştırmalara dayanarak hazırladığı Ağaçların Gizli Yaşamı ağaçların gizli dünyasından keşifler sunuyor. Ağaçlar… Ne Hissederler, Nasıl İletişim Kurarlar? Ağaçlar
Ağaçların Gizli Yaşamı
Ağaçların Gizli YaşamıPeter Wohlleben · Doğan Kitap · 2024610 okunma
Gizli hazineyi fethetmek için Hz. Peygamber'in (sav) istediği şekilde marifeti tahsil etmek gerekir. Zira cânanı/ Mevlâ'yı bulmadan, canın/ ruhun bu ilden/ dünyadan göçmesi çok acı bir durumdur! Nefsi bilip Mevlâ'yı bulmaktan ibaret olan marifeti, henüz yeri (ve zamanı) olan nasût âleminde (dünya hayatında) iken elde etmeliyiz. Aksi takdirde âmâ (marifetten yoksun) olduğumuz hâlde berzah âlemine/ kabre gideceğimiz aşikârdır.
Reklam
Resûlullah’tan (sav) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Bir topluluğun ikrama layık olan kişisi size geldiği zaman ona ikram ediniz.”[13] Çünkü böyle yapmak, kalplere sevgi ve bağlılık tohumları eker. Hayırlı ve salih kimselere hediye vermek güzel bir şeydir.
Ey derviş! Sohbetin tesiri kuvvetli ve özellikleri ehemmiyetlidir. Kim bir şey bulduysa, bilginin sohbetinden bulmuştur. Önemli olan âlimin sohbetidir. Geri kalan bütün riyazet, mücahede, âdâb ve şartlar sâlikin bilginin sohbetine layık olması içindir. Sâlik bilginin sohbetine layık olunca, işi tamamlanır. Kötü ahlâktan tamamen arınır. İyi ahlâkla süslenir. Bilginden işittiği her sözü anlarsa iyidir, anlamazsa zamanı gelince anlamak üzere inanarak kabul eder.
Sayfa 93 - DergahKitabı okudu
ADAB-I HAYAL
Yine dünya, Yine hülya. Açtım sayfamı temizine yine buraya, Ruhum rahat, düşlerim geniş, Yalanmış az evvel kaçtığım hayat. Geldim, gördüm, göçmek üzereyim, Yine baharlar, Yine hülya. Sayfalarımı karıştırdım, O zaman yine karalarım şiirlerimi güya... Bambaşka memleket benim gönlüm, Gözlerim bambaşka bir şarkı. Şu ezanın adımları peşinde, Bir çocuk heyecanlı, Gençliğimin kızgın kanatları. Açtım saatimi, Saldım semalara kanatlarımı. Bulutlar yakarsa, Aşk vurup durursa, Dualarım eşiğinde şımaran ben... AYKUT BARIŞ ÇELİK
“Onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” [ Enâm 6/44 - 45 ]
Sayfa 385 - beka
Reklam
Anne ve babamızın önünden yürümemeli, onların bulunduğu bir mecliste başköşede oturmamalıyız. Yanlarında ayaklarımızı uzatmamalı, çağırdıklarında hemen icabet etmeliyiz.
İslâm'ın,hayatın bütün alanlarını (Hatta tuvalet adabı gibi en basit işler bile bu nezaket ve görgüden payını almıştır. Müşrikler,büyük sahabî Selman-ı Farîsî'ye kızıyorlar ve "Sizin Peygamberiniz,tuvaletin nasıl yapılacağına varıncaya kadar size her şeyi öğretiyor." Diyerek onunla alay ediyorlardı. O da onlara: "Evet,bizim Peygamberimiz,tuvalette kıbleye dönmememizi,sağ elle temizlenmememizi bize yasaklamıştır." Cevabını veriyordu.) ve büyüğü ve küçüğüyle,erkeği ve kadınıyla herkesi kuşatan birçok âdâb ve nezâket kuralı vardır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bir hadisinde "Kadınlar erkeklerin benzerleridir.(Hattabî Hadisi,"Kadınlar erkeklerin yaratılış,huy ve İslâm Hukuku karşısında erkeklerle aynı statüde olmaları." Olarak açıklamıştır.) Bu nedenle erkeklerden uygulamaları istenen İslâm'ın görgü ve nezâketine ait kurallarını,kadınların da aynı şekilde uygulamaları istenir. Çünkü kadınlar ve erkekler, Müslüman toplumu ancak birlikte oluşturabilirler. İslâm dini de kadın ve erkeğin uygulamalarıyla hayat bulur ve dışarıya sunulur.
Hasan(r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir: Peygamber(s.a.v.) buyurdu ki: "Allah, bir milletin hayrını isterse, işlerini akıllılarına, malı cömertlerine verir. Allah, bir milletin şerrin murat edince de yönetimlerini cahil ahmaklara, malı da cimrilere verir.
İslam, insanın bakılması mubah olmayan bir şeyi aniden gördüğünde yaptığı anlık bakışa müsamaha göstererek onu affetmiştir. Cerîr b. Abdullah, Peygamber'e (sav) anlık bakışı sorduğunu, onun (sav) da kendisine "Gözünü çevir" dediğini nakletmiştir.* Bu, 'Tekrar bakma!' demektir. * Müslim, Adab, 2159.
Reklam
Adab-ı Muaşeret
Tam Türkçesi "toplumsal ilişki kuralları" diye özetlenebilir ama daha çok "görgü kuralları" olarak biliyoruz. Sofrayı da içeren ama ondan ibaret olmayan ve kültürel farklılıklar arz eden bu geniş kurallar bütününe baktığımızda her ne kadar, evet, görgülü olmanın belirtisi kabul edilseler de, köklerine indiğimizde bireylerin sorunsuz ve gerginlik yaşamadan birarada var olmasını sağlayan bir kontra! olma hali daha öne çıkıyor.
Sayfa 430
"Âdâb-ı muaşeret vardı eskiden. Bir kimsenin maaşını merak etmek veya evine-ailesine yeni aldığı şeyin parasını sormak büyük edepsizlikti. Zaten ev-aile mahrem alandı, oraya karışmak terbiye sınırlarını aşmak demekti. Kimse kimsenin kusurunu aramazdı. Âdâb-edeb sırra kadem bastı."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.