Biathanatos By John Donne
Bu yılın gece yarısıdır ve bu da gündüz, Lucies, ortadan kaybolur yedi saat maskesini çıkartmak için, Güneş batar fenerleri Maytap saçar, titrek ışınlarıyla; Dünyanın bütün özsuları kuru; Bütün güzel kokuları çekti içine bu suküre yeryüzü, Nereye, yatakta büzülür gibi, çekilir hayat, Ölü ve anlaşılmış; gene de her şey sevinçte gibi,
Öteki yayınevi 1992 Türkçesi: Zuhal Çil Sarıkaya
HUSREV - (Zeynep'e) Güneşli bir havada bir gök gürültüsünü bekler misiniz? ZEYNEP -Beklemem. HUSREV - Beklemezsiniz, fakat o gelir. Hayat beklenmedik­lerle doludur. (Başını tavana kaldırır, parmağıyle tava­nı gösterir ve birden sesini yükseltir.) Şimdi şu tavan çöker ve hepimiz altında kalabiliriz. Hiç de olamaz demem . Hiç de hayret etmem . (Etrafına bakınır. Göste­rilecek bir şey arıyor gibidir.) Ne bileyim , her şey ola­bilir. (Elini alnına götürür. Yüzünde ıstıraplı çizgiler belirir.) Her zaman beynimi tırmalamış bir misal hatır­larım. Bakın nasıl! Mesela bir gün, Eminönü meyda­nında bir otomobil bir adamı çiğner. (Eliyle işaretler yaparak canlandırır.) Hadiseden on dakika evveline gidelim. Adam, mesela Gülhane Parkının önündedir. Otomobil de faraza Taksim' den geliyor. Manzarayı görüyor musunuz? Geliyor? Bin otomobil içinde bir otomobil ve yüz bin adam içinde bir adam. Ne adam çiğneneceğini bilir, ne de otomobil çiğneyeceğini . İkisi de bir sürü tesadüflerle bilmeden birbirine doğru yakla­şırlar. Mesela adam bir dükkanın önünde durur. Bir kutu kibrit alır. Bir iki adım atar. Bir arkadaşıyla konu­şur. Bir vitrini seyreder. Bu masum hareketlerin bile birkaç dakika sonra kopacak faciada hisseleri vardır. Bütün bu hisseler birbirine esrarlı bir Şekilde geçe geçe nihayet meş'um anı doğururlar.O an gayet basit bir son sebebe dayanır. Bir dalgınlık, bir bilgisizlik, şu bu. Tesadüflerin kim bilir nasıl ve nereden idare edilen son derece girift ve içinden çıkılmaz bir riyaziyesi vardır.
Sayfa 44
Reklam
Biz Seniz İlelebet Ölümsüz Atatürk: 27 Mart 1930 günü sabahı, doğmakta olan güneşe bakmaktadır. Yanındakilere, edebiyat ve felsefe tarihine de altın harflerle yazılabilecek şu muhteşem sözleri söyler: “Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle
448 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
53 SENELİK BİR UMUDUN HİKAYESİ...
Kitap okumanın eşsiz ışığı altında, satırlarda yepyeni heyecanlar arayan, karakterlerle sohbet eden herkese merhabalar . Yine şahane bir eserin incelemesiyle karşınızdayım. Bir kitaba inceleme yapmak için, okurken satırların arasından çıkamamak gerekiyor bence ve bu kitapta çok güzel bir yolculuğa çıktım. Seveni de var sevmeyeni de, Marquez
Kolera Günlerinde Aşk
Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20209bin okunma
668 syf.
10/10 puan verdi
·
28 günde okudu
SEVGİLİ CANSEVER,
Ne güzel yolculuktu; Ruhi Bey, Ahmet Abi, Yakup, Stefan, Hilmi Bey, Cemal, Bayan Sara ve diğerleri ile... Bitti şimdilik. .. Sizin ömür boyu şiir içinde yaşadığınız sarhoşluğu bir nebze olsun ben de yaşadım bu süreçte. En bilinen şiiriniz Yerçekimli Karanfil'den öteye geçişim "Ne Gelir Elimizden İnsan Olmaktan Başka" ile olmuştu.
Sonrası Kalır 1
Sonrası Kalır 1Edip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20222,701 okunma
528 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 günde okudu
Ne müthiş bir kitaptın sen... “Yıllardır aynı kadını bekleyen bir adam... Serhazinlerin son temsilcisi Müştak Serhazin. Şahane bir aşk için harcanmış bir hayat. Ve hayatını Osmanlı tarihine adamış hırslı bir kadın...Başarılarla dolu bir kariyer...Sapında Fatih Sultan Mehmed’in tuğrası bulunan mektup açacağıyla öldürülmüş bir tarih profesörü...Bir aşk cinayeti mi? Yoksa kökleri ‘Ulu Hakan’ın şüpheli ölümüne uzanan bir entrika mı? Osmanlı Devletinin, bir imparatorluğa dönüştüğü zaferler ve ihanetlerle dolu günlerine yapılan sıradışı bir yolculuk. Ve bu heyecan verici yolculuk boyunca kulaklarımızdan eksik olmayan o kadim soru: Tarih geçmişte yaşananlar mıdır, yoksa tarihçilerin anlattıkları mı? Ve Fatih Sultan Mehmed Han... Mehmed Han oğlu Murad Han oğlu Mehmed Han...İki karanın ve iki denizin hâkimi. Allah’ın yeryüzündeki gölgesi. Konstantiniyye’yi zapt eden padişah. Roma İmparatorluğu’nun doğal vârisi, farklı dinlerden, farklı dillerden, farklı ırklardan yepyeni bir millet yaratma aşkıyla yanıp tutuşan kudretli hükümdar. Uçsuz bucaksız ovalarda at koşturan ordular. Kılıç sesleri, savaş naraları, korku çığlıkları. Ardı ardına düşen şehirler, ardı ardına yıkılan devletler, ardı ardına el değiştiren kaleler. Kırk dokuz yaşında dünyaya nam salmış bir hükümdar. Ve değişmez kader. Akşama kavuşan gün. Ecel şerbetini içen insan. Ve Fatih Sultan Mehmed’in şüpheli ölümü. Ve onun iki şehzadesi. İkiye bölünen saray, ikiye bölünen devlet, hiçbir şeyden haberi olmayan bir halk. Ve iki şehzadenin kanlı boğazlaşması sürerken saray odasında unutulan Fatih Sultan Mehmed Han’ın cansız bedeni...”
Sultanı Öldürmek
Sultanı ÖldürmekAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201920,8bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 651 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.