Kentin hafızası toplumun kolektif bir fotoğrafını çeker. Şiir de en az fotoğraf kadar şehri ve şehirlileri dizelere hapseder, burada ölümsüzleştirir. İstanbul’un önemli dilsel ve görsel temsilcilerinden
Kitap, söylediği ve yazdığı şeyler nedeniyle yani düşünceleri nedeniyle 5 yıl hapis yatan Aliya İzzetbegoviç'in bu süre içerisinde "zindanda" tuttuğu notlardan oluşuyor.
Bu notlar altı bölüm halinde olup başlıkları şu şekilde:
Birinci Bölüm: Hayat, İnsanlar ve Özgürlük
Bu bölümden seçtiğim bir alıntı:
"Ben hapisteyken,
Attila İlhan - Yağmur Kaçağı
@isbankasikulturyayinlari
°
"Gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
"Adımı unutup
Bir kaya gibi sert ve görkemli kalmayı bileyim
Elbette umutsuzluğa düşerim bazan
Elbette umutluyum her zaman
Neden yazılır bir şiir
Neden okunur bunca yazı
Çünkü nasıl alışahilir başkaca
İnsanın karmaşıklığı.
Evet
Dün akşam evinin önünden geçtim
İçim hem kimsesizdi hem kalabalık
Bu demektir ki sevgisiz düşünemiyorum sevdayı
bana söz ver yarın akşam
Göze al her şeyi yeni baştan konuşmayı."
"Rengini dünyaya ilk defa sunan
Adsız bir çiçek gibi parlıyorsa gözlerim
Sevgilim
Bana 'sen bir şairsin' dediğin zaman.
Yalnız sana yazıyorum bu şiiri
İstersen bir şiir gibi okuma
Çünkü her yıl yeniden yazacağım onu
Soğuklar başlayınca havalanıp
Millerce yol kat ettikten sonra
Güneyi tadan bir kuşun sevinciyle.
Ve yazmış olacağım bir de
Her dönemde her çağda
Sevdanın kendine özgü diliyle."