Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yıllar sonra okuduklarımdan alıntı yapmak aklıma geldi:)
Biz, İstiklâl Harbimizi şiir kokusuyla kazandık. Bundan sonra da bir şey kazanmaya adaysak, yine şiirden alacağımız gücün bize büyük yardımı olacak.
(…) Elbette bir gün bir yerde Kalkar gözlerdeki perde Yeter ki aşk bitmesin Bir o deva her türlü derde (…)
Sayfa 131 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hayır, Kant'ı değil, en küçük bir felsefe kitabını bile elime almadım. Fakat bütün vaktimi şiire, edebiyata adadım. Demek ki hassas ve derin bir ruh benim gibi uzun seneler böyle edebiyat sayesinde şiir ve hülyayla beslenir de sonra bu kadar adi bir muhite düşerse tabii ve zoraki bir şekilde uyuşmazlık ortaya çıkıyor. Ve bu uyuşmazlık kadar ruhu harap eden başka bir şey olamaz. Dünyada muhitine yabancı olmak kadar katlanılmaz bir felaket yoktur sanırım.
-Bir sürü kitap okuyoruz ama okuduklarımızın hepsi aklımızda kalmıyor, o halde niye okuyoruz? -Çünkü bir kitap, bir roman, bir hikaye, bir şiir okunduktan sonra okuduklarımız aklımızda kalmasa bile asla aynı insan olmayız.
Sayfa 267 - KronikKitabı okuyor
Şiirde esin üzerine,
Sonuçta esinleyen her ne olursa olsun, diyalektik bir işlerlikle yansımalı şiire. Şiire dönüşmesi de böyle olmalı. Esin çok çalışmış ve çok çalışmayı göze alanlara gelebilir ancak. Önemli olan bu. Çünkü şiirde esin, dile düş gördüren şeydir.
Sayfa 28 - İkaros YayınlarıKitabı okuyor
Şair ilk dizeyle buluşur gibi olduğu anlarda, yerine oturur gibi gözüken sözcüklerin içerdikleri ses, yazılacak şiirin sesini de belirlemeye adaydır. Şairin en dikkatli olması gereken andır bu. Yazılan ilk dizede açığa çıkan ses, kesinlikle özgün olmalı. Yoksa yazmaya koyulduğunuz şiir, daha başlamadan sizin olmaktan çıkar. Bir başkasının sesiyle, vurgu ve tonlamalarıyla konuşur duruma düşersiniz. Bunun anlaşılmayışı Türk şiirinin en önemli sorunlarından biridir.
Sayfa 22 - İkaros YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsana can veren kanın, akıp gittiği kapanmaz bir yaradır şiir yazmak.
Kimse acınızı duymuyordur! Her şey bir incinme yumağına dönmüştür. Sokaklar yalnızlığınızın ıslığı olur. Bir avuç mahallelerde bir şarkı boyu gider gelirsiniz. Sonsuzluğun elifi başlamıştır. Sizi insan içinden çekip alan aşk, götürüp insan içine katmaktadır yine. Okuduğunuz her şiir, her hikâye içinizdeki nar ocağına düşer. Bütün kitaplar sizi söylemektedir. Yeni bir büyümedir bu, acının bile yaşama gücüne, dünya bağışına dönüştüğü.
"Hangi ara iyi olur ki bir şair ? Şair iyi olunca şiir ölür."
Deniz dizeler
Bizle yaşlanır bazı dizeler Deniz kadar eski ve hâlâ ilk gibi Belleğimizi sızdırmaz kimseye Sanki şiir ölmez deniz ölmedikçe Denizim ben batık aşklarla dolu Gök, "Ben denize göçüyorum", dedi. Bense kımıldamadan yerimden İçimde akan şiirlerin döküldüğü Onca deniz yazdım uzağa Bekledim beni örtecek suların yükselmesini Dünya eskisi gibi olmadı bir daha Belki ben öldükten sonra
Sayfa 117 - Epub
Reklam
Ben vermişim yüreğimi,baş kaldıran dizelere der Ahmet Kaya..
Şiir konusunda da, canım, size şunu söyleyeceğim: Yaşlılık çağımda şiirle oyalanmak bana yakışmaz. Saçmalıktır şiir! Şiir denen şeyi artık okul çocukları şakıyor... İşte böyle, bir tanem.
"Şahane olmak istemiyorum. Eski bir şiir kadar hüzünlü olmak istiyorum sadece"
Modernist şiiri fantastik biçimde anlatmak..
Ama ben, fantastik bir benzetmeyle, modernist şiiri anlatmak istiyorum size. Modernist şiir şöyle bir şey olsa gerek: İki kişi yan yana yürüyorlar, bir merdivenden çıkıyorlar ya da bir merdivenden iniyorlar. Bir tanesinin ayağı kayıyor, paldır küldür merdivenlerden yuvarlanıyor. Düştüğü yerde yarı baygın halde. Arkadaşı -yanındaki- omuzlarından sarsarak, "Bir şeyler söyle, bir şeyler söyle!" diyor. O, travmaya maruz kalmış olan, gözlerini aralıyor, bir şeyler söylüyor; işte o söylediği şiirdir. Ama dinleyen de şiir okuyucusudur. O dinleyen, onun ne dediğine dik- kat etmez, çünkü o bir şeyler söylemesini istiyordur. O anlamda şiirde, belli bir insanlık durumunun ifadesi birinci plandadır
Sayfa 188 - TiyoKitabı okuyor
Geniş tutarsak şiir nedir?
Bu anlamda, çok geniş tutarsak, şiirin başlangıcını ninnilere götürebiliriz. Yani, "dandini dandini dasdana" dediğiniz zaman şiir söylemiş olursunuz. Hiçbir mânâ ifade etmez ama dilde belli bir işlev, hayatımızda belli bir işlev üstlenir. Ya da, "re re re, ra ra ra, Gasray, Gasray, Cim Bom Bom" dediğiniz zaman şiir söylemiş olursunuz. Çünkü bununla aslında bir yargıyı dile getirmiş olmazsı- nız ama insan hayatı içinde bir bölgede başka bir kelime bütününe, başka bir kelime dizisine tercüme edilemeyen bir anlamı ortaya çıkarmış olursunuz. Şiir, demek ki, bu anlamda hatırlanan, seçkinleştirilen ve kendisine günlük dilin kullanımından farklı bir yer ayrılan şeydir.
Sayfa 187 - TiyoKitabı okuyor
Annemarie Schimmel, Pakistan'ın "fikir babası" olan büyük İslam şairi Muhammed İkbal'in "Irmak" başlıklı şiirini Farsçadan Almancaya tercüme etmiştir. Bu şiir Goethe'nin kasidesinin yaratıcı bir şekilde dönüştürülmüş farklı bir tasviridir? Dindar bir Müslüman olan Muhammed İkbal, her zaman Goethe'de bir ruh akrabasını görmüş ve övmüştür. Maamafih Goethe'nin İslam dünyasında nasıl görüldüğünü anlatmak için müstakil bir kitap yazmak gerekir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.