...
Yürüdüğüme inanırdım, yanılırdım
Geceyi günle, acıyı sevinçle kırdığım
Bu söylencenin bir yerinde durakladım.
Ve anlatmadım, konuşmadım bir daha.
-Alıntı
"Ve yarım kalacak bir aşk yaşamak istemiyorum." dedi kadın.
"Sensiz ben hep yarım kaldım, seni sensiz yaşadım." dedi adam.
"Gönlümün gönlünden haberi olmadı, affet yarım bırakmışlığımı." dedi kadın.
"Yüreğin bana benziyor, insan yüreğini söküp atamıyor sevgili. Bu yüzden vazgeçemiyorum senden." dedi adam.
Aşk, her şeyden önce öteki yarısının kokusunu sevmektir.
Bu sebeptendir ki her adam şair olamaz.
Ve belki bu yüzdendir ki bazı kadınlar şiir olurken, bazıları olur ziyan.
Ne zor, yazarak anlatmaya çalışmak sustuklarını. Demek takvim yapraklarıyla saçlarını keseceklermiş. Bir gün, ateşin onları iyileştirdiğini unutarak ellerini de yakacaklar. İyi ki unutacaklar, en iyi bunu becerirler. Hep unuturlar ve bu yüzden hiç utanmazlar. Şiir yok demiştim. Ama benim için haykırmak istediğim bir şiirsin. Yazamadığım. koklayamadığım, yetişemediğim bir şiir. Her aşka bir kırmızı ruj düşer. Hapishaneye, duvarlara, kalemlere, iç çekişlere, sana, bana, onlara...
Bu gece ağlamak ve şiir yazmak yok. Dışarıya çok az çıkıyorum. Bazen yeni cd, lere bakmak için, bazense umutlandığım bir film için. Sokakta hiçbir gerçek tek başına dolaşacak kadar cesur değil. Sokaklar ne dediği anlaşılmayan hayallerle dolu. Varacakları hiçbir yer yok. Zaten bir yer aramıyorlar. O yüzden eğildikleri bir alın yok. Ağlamaya utanacakları bir şiir yok.
hüznün şiire en yakıştığı ve ölümün en yüreklice selamlandığı zamandı. bir alkol spazmını kokluyordu martılar. her suçu üstlenebilir, her şeyi anlatabilirdi şiir… utanmasaydı…
Biliyorum ki insan dediğin melanetten ve iyilikten , alçaklıktan ve faziletten , zorbalıktan ve merhametten ,korkaklıktan ve cesaretten nefretten ve sevgiden karilmış bir hamurdur. İyilik fıtratın mutlak kararı değil ancak içimizdeki aydınlıkla karanlığın giriştiği savaşın ganimeti olabilir.Geçen mektubunda söylediğin gibi masumiyet çoktan terk ettiğimiz bir şehir sadece çocukların bildiği eski bir şiir...
Şiir okumayı çok seviyorum, bu kitaba da gezinirken rastladım ve epey merak ettim doğrusu, daha önce hiç duymadığım bir kitaptı çünkü. Bu yüzden yeni bir şair keşfettiğim için mutluyum ve kitabı da genel olarak beğendim diyebilirim.
Sevdiğim birçok alıntı oldu kitapta.
Zaten alıntı olarak da paylaşacağım ama birkaçını da buradan paylaşacağım sizlerle
"muhakkak sende olmalıydım yaşamak bu yüzden fazla geldi üstüme bir beden"
"çıkart galoşlarını bulaşsın dünyanın kiri ayaklarına
kapılar sürgüsüdür evlerin"
"ama ben şaşkınım
palmiye özlemi çeken afrikalı gibiyim"
Edip Cansever'in bu eserini beğenemedim. Şiirsel açıdan zayıf bulmakla beraber, kullandığı dille de bir bağlantı kuramadım. İçinde tek tük hoşuma giden şiirler vardı, o kadar.
Hoşuma giden birkaç alıntı bırakacağım aşağıya:
"Hiçbir dilde söylenmemiş
Hiçbir dilde yazılmamış
Sözler ve şarkılar içindeyim."
"Ben sanki bir gazetenin hiç okunmayan yerlerindeyim."
"Neden yazılır bir şiir
Neden okunur bunca yazı
Çünkü nasıl alışabilir başkaca
İnsanın karmaşıklığı."
Gelmiş BulundumEdip Cansever · Yapı Kredi Yayınları · 20089,5bin okunma
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.
Hani bir gün bir çobana rastlamıştık
Sanki devamlı düşünüyorlarmış gibi oturuyor, bir şey unutmuş gibi duruyorlar, ince bir şiir yazıyormuş gibi uzanıyorlar ama parmaklarını bile kıpırdatmıyorlar.
Gözlerin düşünce gözlerimin aklına
Uyanır sisler arasından bir çift nilüfer
Bir ırmak çırpınır yakamozların kuşatmasında
Bahara koşar bozkırda tarlalar