Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gelgelelim İngiliz ve Fransız sermayelerinin arkasında onlardan daha güçlü biri durmaktadır. İngilizlerle Fransızlar birbirleriyle dalaşır, karşılıklı notalar alıp vererek blöf yapmakla vakit geçirirken, Amerikan sermayesi iş yapmıştır. Çester imtiyazı adıyla anılan Amerikalılara ait imtiyaz, Amerikalıların yakın gelecekte Anadolu'da 4318 km. uzunluğunda bir demiryolu döşemelerini öngörüyor. Bu, bugüne kadar Türkiye'de var olan hemen hemen tüm demiryollarının toplamına eşittir. Diğer bir Amerikan projesi de, başkent Ankara'nın tümünü üç yıl içinde tepeden tırnağa en modern ve lüks bir biçimde yeniden inşa etmeyi öngörmektedir. Buna ek olarak çeşitli Amerikan petrol imtiyazlarını ve benzer başka şeyleri de sıralayabiliriz. Amerikan sermayesi, yeni Lozan Konferansını dikkatle izleyecek ve Türkiye'de şimdiden fiilen elde etmiş olduğu imtiyazlı durumu savunmasını bilecektir. Bugün Amerikalılar için Türkiye, Almanya'dan çok daha önemlidir. Amerikalıların Ruhr meselesine yapacakları herhangi bir müdahale de, Türkiye'deki Amerikan sermayesinin önüne kim engel çıkartırsa ona karşı olacaktır. Gerek Fransızların gerekse İngilizlerin bu gerçeği hakkıyla değerlendireceklerine kuşku yok!
Sayfa 61 - Arthur Rosenberg, 13 Nisan 1923, Internationale Presse-KorrespondenzKitabı okudu
Yaşar Kemal yirminci yüzyılın ortalarından yirmi birinci yü z­ yılın ikinci on yılına kadar dünya edebiyatının büyük ustala­ rından biridir. O, Doğu ve Batı medeniyetlerinin binlerce yıllık temellerine katkıda bulunmuş olan kültürel "tortu"nun (Yaşar Kemal'in kullanmayı sevdiği bir metafor) zengin olduğu modern Türkiye'de kültürel bir güçtür. 201 2'nin baharında, arkeolojik kayıtlara göre bilinen en eski yerleşim yeri Türkiye'nin güney­ doğusundaki Göbekli Tepe'de1 keşfedildi. Ondan önce de, başka bir Türk ören yeri olan Çatalhöyük, Tevrat'ta bahsi geçen Eriha ile birlikte bilinen en eski yerleşim yeri olarak tescil edilmişti. Yaşar Kemal'in ülkesi, her zaman bir medeniyetler kavşağı olmuş ve olmaya devam etmektedir ve Yaşar Kemal yazdığı kırktan fa zla cilt oluşturan romanlarında, hikayelerinde, röportajlarında ve etnografya yazılarında bu kültürel hazineden, hem somut olarak hem sembolik olarak istif a de eder. Bu yerel kültürel gerçekler tek başına, tepeden tırnağa kendi kişisel mekanıyla dolu olan bir yazara ilgi duymamızı sağlar,
Sayfa 40 - YKY yayınları subat 2017Kitabı okuyor
Reklam
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Yangın daha söndüremeden başka bir uçta başka yangın başlıyordu. Orman kokuyor,kekik kokuyor.Orman tepeden tırnağa yanık kokuyor.Çam pürlerini tırmıklıyorum.Bir taraftan da. sık ağaçları kesiyor bir kaç kişi. Orman şefi yangın büyük değildi Söndürürdük.Ama başkaları yakıyordu.Yangın devam ediyordu.Şimdi İzmir’de ,Kemalpaşada,Karaağaçta,İçel’de,Silifke’de,Anamur’da,Antalya’da, Manavgat’ta ,Gün doğmuşta,Alanya. da,Korkutelinde,Elmalıda,Kaşta,Muğ lada,Fethiyede,Köyceğizde,Aydında. Karacasuda,Manisa’da,Balıkesir’de, Dursunbeyde,Bandırma’da Adana’da, Kadirlide,Kozanda,Eskişehir’de…Yedi iklim dört bucakta…Bu memleket ormanları tutuşmuş yanıyor.
Sayfa 107 - YkyKitabı okuyor
"Tek bir patron vardır, o da müşteridir. Müşteri parasını başka bir yerde harcayarak, en tepeden en aşağıya istediği herkesi kovabilir."
Sayfa 9 - İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Yanan Ormanlarda Elli Gün
Mağaranın önüne de bahçe yapmış Şeyh Hüsameddin bahçenin etrafını. bir güzel çitle çevirmiş.İçine de kabak ekmiş.Taşları oyup sarnıç yapmışlar. Kale yıkıntısı tuğladan yapılmıştır. Bin sene durur yıkılmaz. Derebeylik zamanında mağaralarda insanlar oturuyorlardı.Mağaralarda derebeyinin askerleri imişler.Şimdide mağarada derebeyin torunu oturuyor. Tepeden aşağı inmek için kayayı avuç içi kadar oymuşlar.Demek merdiven buymuş.Yalya ak kayaları tutuna inmeye başladım.Zor indim . Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.Aşağıda mağara şehri gördüm. Daha yüksekte mağaralar kadar büyük kartal yuvaları var.Susadım.Kokudan geçilmiyor, yıllanmış su sanki.Dibi kapkara.Yanı keçi pisliği.Gözü yumup kana kana içmekten başka çare yok.
Sayfa 76 - YkyKitabı okuyor
Sanat
Bir başka meselemiz daha var bu alanda. Çarpık modernleşme tarihimizin bir sonucu olarak yüksek sanat bizde hep elitist bir iş olarak görüldü. Halkın anlamadığı; vatandaşın aklının, duygusunun erişmediği, kavrayamadığı ancak elitlerin yaptığı ve yapabileceği bir iş olarak görüldü. Modern sanatçının kendini bohem, bunalımda, kavgacı ve aykırı konumlandırma çabası da bunda etkili oldu. Bizim tepeden inmeci ve jakoben modernleşme tecrübemizin sanat ve kültüre olan yansıması, vatandaşı cahil ve zevksiz gören, akılsızlaştıran, duygusuzlaştıran ve özne olmaktan çıkaran bir bakış açısına dönüştü. Bu, çok sorunlu bir yaklaşım ve izleri hâlâ devam ediyor.
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Yahya Kemal Beyatlı
Bir Başka Tepeden Sana dün bir tepeden baktım aziz istanbul! Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Sayfa 106Kitabı okudu
• 4. Bölüm - ATATÜRK'ÜN ÇANAKKALE'DE BAŞARISI YOKTUR YALANI! (!)
- Yıl 1914 Takvimler 3 Kasım'ı gösteriyor, İngiliz Donanması Çanakkale'nin dış istihkâmlarını bombalıyor bu durum Çanakkale Savaşı'nın başlamasına sebebiyet veriyor. 9 Ocak 1916'ya kadar mücadele devam ediyor. Savaşta, Türk ordusunun en seçkin birlikleri ve subayları yer alıyor. Çanakkale Batı empervalizmine karşı sıkı bir
Mobbing Bank Diyor ki;
Tufan* Tufan başlamadan dört koldan Hızır gibi yetiştiler Biri elime kalem tutuşturdu İbreti yaz dedi Biri dilime kelam tutuşturdu
Rüzgar
Yeter artık rüzgâr, yakamı bırak, Ürpertiyorsun içimi. Şöyle dinlenelim biraz, hiç olmazsa Bir sigara içimi... Pembe, beyaz bulutları toplamışsın, Katmışsın önüne katar katar Ne gençlik, ne şarkılar, çiçekler Gün olur hepsi biter. İstemem kimsenin öldüğünü Bırak rüzgâr, bırak anlatayım. Bir ulu meşenin dibine otur sen Göğsünde yatayım... Bize başka havalar getir biraz Ihlamur koksun, sakız koksun. Çapadan dönmüş terli terli Kız koksun... Tepeden koksun, ardıçlı, çamlı Siirt koksun, Boyabat koksun. Hür güzel günler içinde, Canım hayat koksun..
Sayfa 59 - YKY
Reklam
Kim seni bu kadar ağlattı hocam? :D
En önemli olaylar üzerinde ters bir etki yaptıını, en ciddi işleri bozduğunu, belli bir süre için en yüce zihinleri karıştırdığını, devlet adamlarının çalışmalarına ve bilim adamlarının incelemelerine burnunu soktuğunu, bakanların cüzdanlarına ve filozofların müsveddelerine güzel kadınların saçlarından kesilmiş lüleleri ve aşk mektuplarını yerleştirmeyi becerdiğini: her gün en feci ve karmaşık durumları yarattığını, en değerli bağlılıkları yıktığını, en sağlam yakınlıklan hiçe indirdiğini, kimi zaman sağlığın da, hayatın da, zenginliğin de, edinilmiş mevkiin de, mutluluğun da kurban edilmesini istediğini hatta, vefalıları birer kalleş haline getirdiğini, tepeden tırnağa namuslu kimseleri birer vicdansız durumuna düşürdüğünü, kısacası, yanıltıcı, bozucu, karıştıncı ve yıkıcı bir şeytan gibi ortaya çıktığını farkederse bunca gürültü niçin diye haykırmaz mı? Bütün bu çaba, bu çırpınış, bu endi­şe bu zavallılık niçin? Bir erkeğin bir dişi bulmasından başka nedir bu? Böylesine önemsiz bir şey, insanın düzenli hayatını niçin karıştırsın ve bozsun?
İnsan, başka birinin standardını incelerken her zaman tepeden bakar. Yukarı bakarak incelemesi gereken bir tanesini asla bulamamıştır...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.