Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Durgun bir gecenin ortasında, denizin akışına kapılmış boş bir gemi gibiydi. Umutsuz, bırakılmış bir gemiydi.
Sayfa 78 - Can
Peki zaman her acının ilacı, değil miydi? Gözden ırak olan, gönülden de ırak olmuyor muydu? Aşk bile olsa her şey, eninde sonunda bitmiyor muydu? BİTMİYORDU... bir adım sonrası, ölüm.. Ölünmüyordu... sürüp gidiyordu...
Reklam
Acıyla savrulduğunda, iki değirmen taşı arasındaki buğday tanesine benzedi en fazla... Savunmasız... İki büklüm savrulurken bile, isyansız!... Kimi; coşkun, azgın atıp duran bir ana damar kesiği, kimi; bir taşın kanaması gibi ağır ve sessiz, kanadı durdu. Bir karar tutturamadı, kalbi sormuyor ki!!! Bir o duyguya gitti, bir bu duyguya geldi. Kimi nefret etti, kimi yeni baştan sevdi...
Keşke bitenin, neye bittiğini anlasaydı. Ölü bir balık gibi böyle, kıyıya vurup durmasaydı.. -'Tanrım...' dedi. -'Kalp bilgimi arttır. Ki; olup biteni daha iyi anlayayım. Anlarsam, dayanırım...'
Olan, olmuştu... bunu anladı da; olanı içine nasıl sığdıracak, nasıl hazmedip sindirecek...bunu anlayamadı. Bir daha toplanması mümkün olmayan bir kırılışla kırıldı, içinin kayığı...
Sanki büyük bir katta 'ol' denmiş de, kader gerçekleşmiş gibi...
Reklam
Obur kurdun yediği parmak çocuk Çıpalak
Hey, böcek misin nesin sen? ayaklarımın altında dolaşıp durma! Yoksa seni bir lokmada yutarım der. Çıpalak da ona; kurt, beni yeme, yersen seni köpek yaparım ha! karşılığını verir. Kurt buna kahkaha ile güler. hah hah hah. Kurdun köpek olduğu duyulmuş mu hiç küstahlık ettiğin için seni bir yiyeyim de gör! Kurt böyle söyleyerek parmak çocuğu
İnsanlar, suyu acı, helâk edici, esenlikten uzak mı, uzak bir denizdir; gemi de uzaktır onlardan.
İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Türkler ve Efsaneler Oğuz Kağan ilk olarak tarih sahnesine Türkler ve insanlık adına çıktı Bir efsane oldu efsane Bir efsaneydi Türkler bir efsane
Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.
Reklam
Bir gemi geçiyor, sessiz bir gemi Oysa yolcularla dolu içi girince gemiye kimseler yok -dalgalardan başka-
Sayfa 85
Oaristys
Ey hatırası içimde yemin kadar büyük, Ey bahçesinin hoş günlere açık kapısı Hâlâ rüyalarıma giren ilk göz ağrısı, Çocuk alınlarda duyulan sıcak öpücük. Ey sevgi dalımda ilk çiçek açan tomurcuk, Kanımın akışını yenileştiren damar, Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar, İçimde yeni bir fecir gibi doğan çocuk. Tahta havalenin üzerinden aşan hatmi Ve havaları seslerimizle dolu bahar, Koşuştuğumuz yollar, oynadığımız sular, Kâğıttan teknesinde sevinç taşıyan gemi. Duyup karşı minarede okunan yatsıyı Yatağıma sıcaklığını getiren rüya, Denizlerinde onunla yaşadığım dünya Ve ey ufku beyaz cennetlere giden kıyı. Ah! Birçok şeyler hatırlatan erik ağacı Ve o ilk yolculukta başlayan hasret, zindan; Atları çıngıraklı arabanın ardında Beyaz, keten mendilimde sallanan ilk acı.
Sayfa 161Kitabı okudu
#Mayıs2024 "Düz bir hatta gitmeye devam edersek buradan mutlaka çıkarız!" "Deniz fenerleri adalarda oradan oraya koşturup kurtaracak gemi aramaz; tek yaptıkları öylece durup ışıldamaktır." "Bir dağı yok sayarak o dağa tırmanamazsınız!" "Her şeyin bitmesini isteyecek kadar şiddetli acılar hissettiğim anlar oldu. Ama geriye çekilip baktığımda onlar yalnızca ışığı vurgulayan birer gölgeydi." "Onları görmemek korkulara güç kazandırır." "Sırılsıklamken de mutlu olabilmeyi öğrenmek, yağmuru durdurmayı öğrenmekten daha kolay." "Yapılması gerekeni hemen yapmalısın. Yokmuş gibi davranarak iyileştiremezsin." "En az korkunuz kadar büyük bir tutku bulun." "Kendi değerinizi başkalarının zihinlerinde bulamazsınız." "Bu gezegende ve bu evrende bize öyle bir mucize bolluğu bahşedilmiş ki artık bunlara karşı körleşmişiz." "Yazı mı yoksa tura mı geleceğini bilemeyiz ama paranın dönerkenki parıltılarının keyfini çıkarabiliriz."
batıl inanç loş ve titrek bir ışıktır. Birçok denizciyi kayalıklara sürüklemiş olsa bile hayatın hoyrat denizindeki birtakım gezgini huzur ve barış dolu bir limana ulaştırmıştır. Gemi limandaki ışıkları geçip rıhtıma girdikten sonra kaptanın bal kabağından bir feneri takip ederek yol almış olmasının bir önemi yoktur.
Sayfa 264
İnsanın çocuğunun olmaması kötü bir şeydi, ama çocuklarının çocukları olmaması daha da kötüydü. Nine böyle diyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.