Hayatın farklı dönemlerinde okundukça daha farklı anlamlar ifade edeceğini düşündüğüm bir kitap oldu İşin Aslı Judit ve Sonrası. İlişkilerdeki duygusal bütünlükleri ve ayrışmaları, yoksulluğun ve burjuvazi kurallarının insanın yaşamında asla silinip gitmeyen değerler olduğu ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi.
Kadın erkek ilişkisinin bazen ne kadar karışık bir hal aldığını anlatan ve yaşatan bir kitap. Yıllarca aynı evi paylaşan bir kadın ve bir erkeğin nasıl birbirinden bu kadar uzak, birbirlerine nasıl bu kadar yabancı olduğuna Bi yandan şaşırıp daha sonra hak vereceksiniz. Severken vazgeçmek, alışmak belki de bunu kabullenişin tatlı sert hikayesi. Zaten, her yanlış ilişki biraz böyle değil midir?
Ve bunun yanında yıllarca karşılaşılmamış, söz konusu bile olmamış, içten içe kalpleri yakan o diğer aşk... Öteki kadın. ( Ama belki gerçekten de hiç söz konusu olmamalı unutulup gitmeliydi.)
Ve sonra anlıyoruz ki asla gerçek bir aşk olmamış... Sadece bir bekleyiş, umut ediş ve hayal kırıklığı imiş.
Üç kişi ile konuşuyoruz bu kitabı okurken. İlonka, Peter ve Judit. Her birinden bu üç kişinin ortak hikayesini farklı bakış açılarından öğreniyoruz. İlonka'dan olayın gerçekleşme sahasını, Peter'dan olayın iç yüzünü ve Judit'den ise önce geçmişi daha sonra her şeyin bitişini.
Yazarın üç farklı kişinin ağzından anlattığı bu eser "Pal Sokağı Çocukları" ndan sonra okuduğum ikinci Macar Edebiyatına ait eser. Ben kitabı oldukça beğendim. Kitap sizi içine çekiyor ve adeta yaşatıyor. Dilin sadeliği, anlatımın akıcılığı kitabı okurken aldığınız edebi zevki katlıyor.
Keyifli okumalar.
