“Ölümlülüğe sevinmek yalanı, ölümsüzlüğe vurgunluk aldanışı yanında daha mı yiğitçe, sağlam, düz, gerçeğe en yakın gerçek?” (syf 81)
Vüs'at O. Bener ( 01 Ocak 1922, Samsun - 01 Haziran 2005, Ankara)
Türk edebiyatında Postmodern türünün temcilcilerinden biri sayılır.
Buzul Çağının Virüsü (1984),
Bay Muannit Sahtegi'nin Notları
Şüphesiz Tolstoy, Rus edebiyatının en büyük isimlerinden birisidir. Özelikle uzun romanlarıyla dünya edebiyat tarihinde önemli bir yer edinmiştir diye düşünüyorum. Bunlar Savaş ve Barış, Anna Karenina ve Diriliş eserleridir. Ben şu an itibariyle ilk ikisini okudum, üçüncüsünün de konusunu biliyorum. Bunlarda ortak olan bir nokta var ki bu yüzden
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
. . .
SÖZLERİN BÜYÜKLERİ, BÜYÜKLERİN SÖZLERİ
*******
(Allah dostlarının sözleri ve güzel halleri, birer manevî askerdir. Allah onlarla zayıf kalpleri kuvvetlendirir, maneviyatı bozuk olanları düzeltir. Mümin, onlarla destek
Hasan Ali Yücel, özü itibariyle bir öğretmendir. Hayatının merkezinde iyi bir vatandaş ve iyi bir insan olmak için mücadele etmiş bir değerdir. Günümüz öğretmenlerine insan sevgisi, öğretmenlik mesleğinin saygın değerini korumak uğruna mücadele etmiştir.
Yücel, yaşantısı ve deneyimlerini anlatma gereğinde bulunarak 1956 yılında da kurup
"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
"Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma! Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma. Eğer hiçbir kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen fena söyleyici, fena öğretici, fena düşünceli olma."
...
Hatırladığım kadarıyla, Toronto'nun Ontario Gölü kenarındaki sanat merkezi Harbourfront'ta geçen bir perşembe gecesiydi. Harbourfront'un edebiyat faaliyetlerinden sorumlu sanat yönetmeni Greg Gatenby, Paris'teki iki dilli bir Kanada kitapçısı olan Abbey Kitabevi'ni destekleyen bir okuma günü düzenlemişti. Toronto'nun ünlü yazarlarından çoğu,
‘Belleğin amacı geçmiş değil, gelecektir, diyor Cecilia. Güvenilir beklentiler, hayatta kalmaya dair elverişli dersler belirlemek dışında bir yararı yoktur geçmişin.’
.
Bruno’nun şu cümlesiyle açılıyor kitap: ‘Bu kente dünyanın sonunu beklemek için yerleştim. Çünkü bu şartlar artık imkân yok, düzelmez.’
New York’tan Lizbon’a taşınıyor Bruno ve eşi Cecilia. Ama Cecilia’nın işleri biraz daha süreceği için eşyaları yerleştirme-evi düzenleme (hatta New York’taki evleriyle bire bir aynı olma) işi ise Bruno’ya kalıyor.
Tek tek ilgileniyor her şeyle, yapamadığı-elinden gelmeyen şeyler için de yardım alıyor.
O büyük bir sabırsızlıkla Cecilia’nın gelmesini beklerken dünya daha da kötü bir yer olmaya devam ediyor. Sibirya’da sıcaklıklar 40 dereceye kadar çıkıyor, yüzbinlerce hektarlık alanlar yanmaya başlıyor. Dünyanın en zenginleri sığınaklar araştırıyor.
Bruno da camdan bakıyor, Cecilia birazdan bir taksiden inip merdivenlerden çıkmaya başlayacak, sevdiği incirli mum yanmaya devam edecek.
.
Antonio Muñoz Molina, beklemeyi yazıyor sanki. Birini beklemeyi, umudu beklemeyi, dünyanın sonunu beklemeyi. Ama bildiğimiz bekleyişler gibi bu bekleyiş zamanla ölçülmüyor. Çünkü günler, aylar birbirine karışıyor. Zaman kavramı silikleşiyor. ‘Cecilia nerede? Oldukları yerde güvendeler mi? Nasıl bir kaza gerçekleşecek birazdan?’ soruları geliyor insanın aklına. Molina olağan bir güzellikmişçesine gerilimi yakalıyor, sayfaları merakla çevirirken buluyorsunuz kendinizi. Velhasıl çok sevdiğim bir kitap oluyor ‘Merdivendeki Ayak Seslerin’
.
Murat Tanakol çevirisiyle ~
Şirin Baba
Şirin Baba, Şirinlerin lideridir ve kırmızı kıyafetleri ile beyaz sakalı sayesinde diğer şirinlerden kolaylıkla ayırt edilebilir. Kötü bir durum söz konusu olduğunda Şirin Köyü'ndeki herkes Şirin Baba'ya danışır. Şirin Baba, büyü ve iksir yapımında oldukça başarılıdır.
Şirine
Şirine, Şirin Köyü'ndeki üç kızdan biri ve en eskisidir.