''Ne ağlamak var, güneşli günlerin acıtan çehresinde, ne saplanmak var kara batağına kumarların. Ne düşünmek var, ne nedir; öylesine aciz, prangaların ötesinde... ne hayıflanmak var, diri tutamadığımız vücudun kırılganlığı için. Ne yalpalamak var, tutamadığımız eller için ansızın yerlere kapaklanmak... ne silinmiş insanlığımızın merhamet tüten bir noktasını aramak... kimse için üzülmek yok, dehşet tüten acımasızlıkta; pervasızlık kokan karanlıklardan, el edip gitmek... acizliğimizi yüzümüze vuran noktalarda sürünerek geçmek, hiçbiri yok artık; yatacağız toprakta, cesaretimizi emecek yeryüzü. Bir sükûn olacağız, dinecek menfi arzularımız; sıkılacağız toprakta, parçalanacağız, dilimleneceğiz, yalvaracağız ey, yalnızca yalvaracağız kara topraklarda''