Almanya’dan gazeteci bir dostum aradı. Bir meslektaşımızın Ankara’ya geleceğini ve Türkiye-AB ilişkileri konusunda bir makale yazacağını söyledi. Gelecek arkadaş Türkiye’nin katılımına sıcak bakıyormuş. Benim adımı, telefonumu vermiş, yardımcı olmamı istiyormuş. Kabul ettim. Neticede bir yerde memlekete hizmet durumu. Ertesi gün aradı,
86 syf.
9/10 puan verdi
Aşk’a Aşık Ettiren Şair
1958 Uşak doğumlu olan
İskender Pala
İskender Pala
, bilhassa divan edebiyatını okuyucuya sevdiren nadide yazarlardan biri. Bu anlamda birçok kitabını severek okudum. Ve
Fuzuli
Fuzuli
‘ yi çok seven biri olarak bu kitabını da bir sahafçıdan aldım. Su Kasidesi ile tanışıklığım lise yıllarında oldu. İlk etapta hocamın isteği ile sadece beyitlerdeki söz sanatlarını bulacak ve
Su Kasidesi
Su Kasidesiİskender Pala · Kapı Yayınları · 20201,079 okunma
Reklam
İstekler ve kütüphanecilik hk.
Merhabalar! Beni tanıyanlarınız vardır, tanımayanlar için not düşelim, 1K kütüphanecilerinden biriyim. Şimdiye kadar isteklerle ve kütüphanecilerle ilgili şikayetleri elimden geldiğince takip etmeye çalıştım. Çoğuna hak da verdim. Şimdi tıpkı sizin gibi ben de bazı şeyler rica etmek için yazıyorum. Yalnız okurlardan değil, kütüphaneci
— Zazaca meselesinde Kürt milliyetçi çevrelerinde şöyle bir eğilim var; "Bu ayrı bir dil değil, Kürtçe'nin lehçesi. Kürt dilleri var Sorani, Kurmanci gibi. Bu da onlardan bir tanesi"... Buna karşı da şöyle bir görüş var; "Hayır, Zazaca ayrı bir dil". Kürt milliyetçi literatürü ise buna "hayır, bu aramızda yapay
Azerice değil Azerbaycanca değil Azerbaycan Türkçesi
Nebi Bey! Ben, biraz okuyan, araştıran bir adamım. Şimdi bizim aramızdaki münakaşa nereden kaynaklanıyor biliyor musun? Bizim 1923 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmamızdan kaynaklanıyor. Çünkü biz 1923 yılına kadar Osmanlı i dik. Siz de o yıllarda, kendinize Türk diyordunuz. Bizim dilimiz Osmanlıca, sizin diliniz ise Türkçe idi. Biz Osmanlı'yı bıraktık, Türk olduk. Size de o zaman " Azerbaycanlı " dediler. Biz Osmanlıcadan ayrılıp, dilimizin Türkçe olduğunu ilan ettik. Bir de baktık ki, siz de Türkçeden ayrılıp Azerbaycancaya yapışmışsınız. Ben, buraya gelmeden önce Azerbaycan edebiyatının cesur ve namuslu kalemlerinden Hüseyin Cavid'i okudum. Bazı makale başlıkları aynen şöyle idi: "Azerbaycan 'da Türk Tiyatrosu, Azerbaycan 'da Türk Dili, Azerbaycan 'da Türk Şiiri, Azerbaycan 'da Türk Tarihi, Azerbaycan Türk Medeniyeti . . . " Elimde, 1934 yılında Bakü'de basılan bir kitap var. Kitap, Azerbaycan'ın büyük şairi Sabiri anlatıyor. Kitabın bir yerinde deniliyor ki: "Mollahana Şamahı'da açıldı. Bu mektepte esas olarak üç dil okutuluyordu: Türkçe, Farsça, Rusça ! Türkçe ile Farsçayı, Hacı Seyid Ezim okutuyordu. Rusçayı da Helil Bey adında biri okutuyordu. " Peki, bu nasıl bir iş Nebi Bey? Büyük şair Sabirin okuduğu mektepte niçin Türkçe, Farsça, Rusça okutuluyordu da Azerbaycan dili okutulmuyordu? Bu nasıl bir iştir?
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.