Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Goethe, ”Kardeşlerimi Allah yarattı, fakat dostlarımı ben buldum” demiş. Sosyal hayat ancak dostlarla yaşanılırsa, yaşamaya değer. Sabah gazetemizi getiren küçük çocuk, sütçü, bakkal, kasaptan tutun da çalıştığımız yerdeki kapıcı, asansörcü, kâtip, daktilograf, şube müdürü, daire başkanı, hatta genel müdürle bile insan dost olabilir. Dostlarm güler yüzlü, toleransh ve sizi adam yerine sayan çevresinde yaşamak insanı mutlu yapar, hem de iş verimini artırır. Peki bunu kabul ettiğimiz halde neden dostumuz yoktur veya dost olamıyoruz? Bunun cevabı çok basittir; çünkü biz hep kendimizi düşünüyor ve kendi dar benliğimiz içinden çıkıp da etrafımızdakilerin dünyasında yaşamak istemiyoruz. Amerika’da 500 telefon konuşmasmı teybe almışlar ve tahlil etmişler. İçinde tam 3900 tane ”ben” kelimesi bulmuşlar. Grup fotoğrafları çektirmek bir zevktir. Bir düğün, nişan töreni veya piknikten saklayacağmız en iyi anılardan biri muhakkak ki, böyle bir fotoğraftır. Güzel, fotoğrafı elimize alır almaz neye bakarız? Tabii ki kendimize!
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Önsözden
İlk kez 1926 yılında, "Liyubov Yarovaya" ve ‘Turbin’in Günleri” adlı oyunlar konusunda yapılan bir açıkoturum sı­rasında gördüm Bulgakov’u. O günlerde bu iki oyun sık sık karşılaştırılırdı. Katılımcılardan biri olan eleştirmen O, Bulgakov’a amansız­ca saldırdı. Onun konuşmasından sonra sahnede, sinirli, he­yecanlı, sarışın bir adam göründü. Kolunu eleştirmene doğru uzatıp, “Sonunda sizi gördüğüme çok sevindim!" diye bağırdı. “Sonunda gördüm sizi! Benim hakkımda rastgele söylenen her yalanı dinlemek zorunda mıyım? Bütün bu sözler, binlerce kişi tarafından tekrarlanıyor, ben susmak zorundayım, kendimi savunamıyorum! Bu, bir duruşma bile değil! Bana söz hakkı verilmiyor! Nedir peki ortada dönen? Benim seyircilerim var, yargıçlarım da onlar; siz değilsiniz. Oysa beni yargılıyorsunuz. Yazdıklarınız bütün ülkede okunuyor... Benim oyunumu ise Moskova’da bir tek tiyatroda görebilmek mümkün. Oyunumu görmeyenler sizin yazdığınız gibi düşünüyor. Sizse yalandan başka şey yazmıyorsunuz. Benim düşüncelerimi saptırıyor, ya­zılarımın anlamını değiştiriyorsunuz! Ama sizi sonunda gör­düm; bir kereliğine de olsa neye benzediğinizi gördüm. Hiç olmazsa bunun için size teşekkür eder, sizi yerlere kadar eğile­rek selamlarım. Sağ olun!” Eliyle selam verdikten sonra, yine sinirli ve heyecanlı, ya­naldan al al, kayboldu. Salona büyük bir sessizlik çöktü. Hiç kimse alkışlamadı. Hiç kimse tepki göstermedi. Kimse, o tuhaf sessizliği bozmaya cesaret edemedi...
Sayfa 8 - Can YayınlarıKitabı okudu
Gün Doğdu
Karşısında duran adama sordu: – Bu şehirde ne olup bitiyor? – Mürted bir adam, halkı yeni bir dine çağırıyor. Adam daha sözünü bitirmemişti ki Üneys halka hitap eden birini gördü: – “Allah’a şükrediyorum, onu övüyor ve ondan yardım diliyorum. Ona iman ediyorum, ona dayanıyorum ve şehadet ediyorum ki ondan başka ilah yoktur. O tektir ve onun
Sayfa 44 - FecrKitabı okudu
Derin sularda yalnız bir mümin: Garaudy 1
Yıldız Ramazanoğlu son aylarda Roger Garaudy okumaları yapmakta idi. Okumalarının sonucunda Garaudy’nin Türkçedeki mütercimi Cemal Aydın ile uzun, dolu dolu bir söyleşi gerçekleştirdi. Garaudy üzerine yapılmış bu derinlikli ve ne yazık ki bir “ilk” olan önemli söyleşiyi sizlere sunuyoruz. Cemal Aydın, 1948 Isparta, Şarkikaraağaç doğumlu. İstanbul
"Çocukluğumda aktif bir Hristiyandım. Okul korosuna bayılırdım ve yılbaşı ayinlerini her zaman çok duygusal bir sey olarak hatırlarım." Kendisini etkileyen ünlülerden oluşan mabedine Beatles ve Python İle birlikte Bach' da eklemiştir, ama bu durum onun ateşli ateistliğiyle nasıl uyum sağlayacaktır? "Yaşam sizi öyle ya da böyle etkileyen veya duygulandıran şeylerle doludur." diye açıklar. "Bach'ın yanıldığını düşünüyor olduğum gerçeği onun B Minor ilahisinin, insanlığın ulaştığı en önemli doruklar dan biri olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu müziği duyunca hâlâ gözlerim yaşarıyor. Din meselesinin tamamını son derece ilginç buluyorum. Ama bir başka açıdan da son derece zeki insanların dini böyle ciddiye alması beni hayretlere düşürüyor."
Sayfa 35
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.