Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlginç :)
İslam Milleti, Little ailesinin her bireyini sarmalamıştı. Bir yandan Reginald, Malcolm'la görüşmesinde Tanrı'nın Amerika'ya indiğini ve Elijah adında bir beşere görünüp ona "vaktin geldiğini" söylediğini anlatıyordu. Diğer yandan kız kardeşi Hilda, Yakup Hikayesi'nde siyahların soyunun nasıl geldiğinden şöyle bahsediyordu: Siyah ırkın içinde yirmi dört tane çok zeki bilgin varmış. Bu bilginlerden birisinin ötekilerle arası açılmış, bunun üzerine o da tutmuş "Şahbaz" kabilesi denen çok güçlü bir kabile yaratmış. İşte Amerika'da "Zenci" diye bilinen insanların ataları da bu kabileden gelmeymiş.
Hicretten önce Hindistan'da geçen Malibar hikâyesi de dikkat çekicidir. Hindistan'daki tarih kitaplarında belirtildiğine göre Batı Hindistan hükümdarlarından Çakrvatı Farmas, bir gece sarayında otururken ayın iki parçaya ayrıldığını, parçalardan birisinin diğerinden uzaklaştığını, az sonra da tekrar eski haline döndüğünü görmüş ve hayretler içinde kalmıştı. Bunun üzerine veziri; hükümdarın hazinesinde kilitli ve mühürlü eski bir sandık bulunduğunu, bunun da kesinlikle açılmaması istemi ile eski bir hükümdardan mîras kaldığını hatırlatarak bu sandığın açılmasını tavsiye ederek, bu garip olay hakkında bilgi bulunabilme ihtimalini hükümdara teklif edince; hükümdar Çakrvatı, sandığın açılmasını emretmiştir. Gerçekten içinde bir kitap buldular. Bu kitapta, ileride ayın ikiye ayrılacağı ve bunun, Mekke'de gönderilecek son peygamberin mucizesi olduğu yazılı idi. Ayrıca kitap o zamanda yaşayan hükümdarın, bu peygambere inanmasını öğütlüyordu. Bunun üzerine hükümdar Çakrvatı, hükümdarlığını babasına devredip Mekke'ye gitmiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'i bularak Müslüman olmuştur. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.), ülkesine dönüp İslâm'a davet etmesini ona emretmiş, o da ülkesine dönüş yolunda Yemen'e ulaştığı zaman hastalanıp ölmüş ve orada Zafar kabilesi bölgesinde defnedilmiştir. "Hindistan Kralı" diye anılan bu mezar, asırlarca da ziyaret edilmiştir.
Reklam
Birisi, birisinin bir davranışı, bir olay…ateşböceğinin karanlıktaki ani ışıltısı gibi, şiirleşir ve yine kendisi olur, kendisi olarak sürer gider. Kadıköy iskelesindeki adam, herkesi yolculayan ve Karşı’dan gelen herkesi karşılayan adam, önce şiiri düşündürmüştü bana. Sonra sonra, onun bir hikayesi, bir romanı olduğunu farkettim. .. O’nun varlığını biraz gecikerek sezmiş olmalıyım. Çünkü “herkesi yakalayan ve karşılayan adam”, kalabalığın herhangi bir ögesiydi. Aykırı, göze batıcı hiçbir yönü yoktu. Akşam vakti, vapurdan çıkıyorsunuz; iskelede bir adamın herkesi “mahfiyyet” içinde, mahcup bir gülümseyiş ve küçücük bir baş hareketiyle selamladığını görüyorsunuz. “Sizi” selamladığını anlamıyorsunuz önce. Çevrenize bakıyor, yolculardan herhangi birisinin o adama yaklaşacağını, birlikte Kadıköy çarşısının kalabalığına karışacaklarını düşünüyorsunuz. Hayır, Herkesi Yolculayan ve Karşılayan Adam bütün vapurları bekliyor. Öbür sabah bakıyorsunuz, bütün sabah vapurlarının bütün yolcularını da yolculamaktadır. Bir usta “şiir, yapılır” demiştir ya…sabah/akşam şiir yapıyordu bence. Birkaç yıl boyunca hep gördüm onu. Sonra, kayıplara karıştı. … Hikayesi ve romanı, kendisinde kaldı.
PLANLANMIŞ BİR SONUN .KAHRAMANLARI
“Sizin için elimden gelenin en iyisini yaptım, Bay Darnay ve bunu bir başkası da olsa yapardı, sanıyorum.” Açıkça birisinin, “Daha fazlasını yaptınız, ” demesini gerektirecek bir durum doğmuştu; Bay Lorry de öyle yaptı.
... yeni topluluklarda modası geçen Ezidi gelenekleri benim köyümde hala yaşıyordu. Kadınlar ninelerinin beyaz bürümcek elbiselerini giyer, başörtülerini takardı; mükellef düğünlerde klasik Ezidi müzikleri çalar, danslar edilirdi ve pek çok Ezidi bu geleneği bırakmış olsa da günahlarımızın kefaretini ödemek için oruç tutardık. Güvenli ve birbirine kenetlenmiş bir topluluktuk, toprak ve evlilik kavgaları bile az hasarla sonuçlanırdı. En azından birbimize sevgimizi etkileyecek kader bir hasar oluşmazdı. Köylüler gece geç saatlerde birbirlerinin evine gider, sokakta korkusuzca dolaşırdı. Köye gelen misafirlerden, uzaktan bakınca Koço,'nun geceleri karanlıkta ışıldadığını söylediklerini işitmiştim. Eski bir keresinde birisinin Koço'yu "Sincar'ın Paris'i" diye tarif ettiğini duyduğuna yemin ediyordu.
“Bu dişi arslan hikâyesi nasıldı?» «Eğer seçtiği, birlikte yaşayacağı erkek arslan başka birisinin saldırısına uğrarsa», diye anlatıyor Yunanlı, «dişi arslan sakince bir yere uzanıyor ve mücadeleyi seyrediyor, zevçi yenilgiye uğrarsa, ona yardım da etmiyor  kayıtsızca, düşmanının pençeleri altındaki zevçinin kanlar içerisinde ölmesini seyrediyor ve galibi, güçlü olanı takip ediyor, işte bu kadının doğasıdır.”
Reklam
Birdenbire Sönen Kandilin Hikayesi
“Beraber yanmak için yapılmış iki tane kandil vardı. Alevlerini, birleşmek istiyor gibi, birbirlerine eğerlerdi ve birisinin yetişemediği yeri öteki aydınlatırdı…”
Sayfa 58 - Yapı Kredi Yayınları 50. BaskıKitabı okudu
Yine de tüm bunların hâlâ bir aşk hikâyesi etmediğini vurgulamak lazım. Aşk hikayeleri birisinin bizi tekrar görmeyi istememesinden endişelendiğimizde değil, bizi sürekli görmeye bir itirazı olmadığına karar verdiğinde başlar, bırakıp gitme imkânı varken değil, iki taraf da bir ömür boyu diğerini bırakmayacağına, ona müptela olacağına dair ciddi bir söz verdiğinde başlar. Aşk anlayışımız, etkileyiciliğiyle dikkatimizi dağıtan o ilk anlar tarafından gasp edilip ayartılıyor. Aşk hikayelerimizi erkenden bitiriveriyoruz. Aşkın nasıl başladığına dair çok şey biliyor gibiyiz, nasıl devam edebileceği konusunda ise, belki de umursamadığımızdan, pek bir fikrimiz yok sanki.
Sayfa 26 - EverestKitabı okudu
Ne kadar güçlü olmaya çalışırsa çalışsın, attığı tüm adımlarda büyük hayal kırıklığına uğruyordu. Birinin omzuna yaslanıp ağlamayı çok kadınsı bulduğu için içindekileri hep saklıyordu. Güçlü kadın oyununu oynuyordu. Aslında birisinin omzuna yaslanıp ağlamayı çok istiyordu ama gururu yüzünden yapamıyordu. Çünkü çevresindeki insanların onu kullanmaya başladığını anlamıştı. Her gece annesini ve babasını özlüyordu. Bir tek onların omuzunda ağlayabilirdi.
KADIN: Rüya mı görüyorsun? ERKEK: Evet, seninle konuştuğumu görüyorum. KADIN: Sesimi duyuyor musun? ERKEK: Rüyamda senin sesini duyuyorum. KADIN: Korkuyor musun? ERKEK: Evet. KADIN: Neden korkuyorsun? ERKEK: Birisinin gelip bizi uyandırmasından korkuyorum.
60 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.