''hiç kimse, hiçbir güç, büyücülük fiilini bağlayıp gücün sözcüklerini susturamaz. Çünkü bunlar Yaradılış'ın biricik sözleri; bunları susturan kişi dünyayı da yok eder.''
Sayfa 30 - Çağrı Usta
''Eve dönmeyi gerçekten isterdim çünkü Yeryüzünün benim evim olmadığını biliyorum.''
"Doğanın içinde yaşamazsam kuruyup ölürüm -özellikle de hemen hemen hiç ağaç bulunmayan bir şehirde."
Okur Takip Önerileri
''Her ne kadar bir insan vücudunun içinde yaşıyor olsan da ruhun yabancı bir ülkedeki gezgin gibi hissediyor olabilir, esasında öylesin de.''
''Sezgime kulak vermem gerektiğini biliyordum. Şöyle şöyle yapmam/yapmamam gerektiğini hissettim, ama dinlemedim.'' Derin sezgisel benliği, ona kulak vererek ve öğütlerine uygun davranarak besleriz. O kendi başına bir şahsiyettir; içerdeki kadının psişik topraklarında oturan, sihirbaz kuklası büyüklüğünde bir varlıktır. Bu bakımdan, vücuttaki kaslara benzer. Eğer bir kas kullanılmazsa, sonunda zayıflar. Sezgi de tam anlamıyla böyledir. Besin olmazsa, uğraş olmazsa, pörsür.
Sayfa 106
''Vahşi Benliğin dünyasına açılan kapılar az ama değerlidir. Derin bir yara iziniz varsa, o bir kapıdır; eski, çok eski bir öykünüz varsa, o da bir kapıdır. Gökyüzünü ve suyu tahammül edemeyecek kadar çok seviyorsanız, o bir kapıdır. Daha derin bir hayatı, eksiksiz bir hayatı, makul bir hayatı özlüyorsanız, o da bir kapıdır.''
Şemalar, yaşamın erken yıllarında öğrendiğimiz kendimiz ve dünya hakındaki katı inançlarımızdır. Kendilik anlayışımızın merkezinde yer alırlar. Şemaya olan inancımızdan vazgeçmek, kim olduğumuzu ve dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilmenin verdiği güvenden de vazgeçmek demektir. Bu nedenle canımızı acıtsa bile ona yapışırız. Bu erken inançlar bize bir öngörü ve kontrol hissi sağlarlar; rahat ve tanıdıktırlar. Garip bir şekilde kendimizi evimizde hissettirirler. Bu yüzden bilişsel psikologlara şemaların değiştirilmesinin zor olduğuna inanırlar.
''İncittiğiniz insanlara karşı bir telafi yapmanızı istiyoruz. Onlara yanlış yaptığınızı fark ettiğinizi söyleyin ve bağışlanmayı isteyin. Değişeceğiniz belirli yolların özetini çıkarın.''
Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya:
Olanlar oldu Tanrım
Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla!
''Ben sizden uzak değilim, sakın ha beni uzaklarda aramayın.''
Böylesi çirkeflere alışık olmayan çocuk ruhu aşırı derecede etkilenmiş, altüst olmuştu.
Bu dünya çok geçmeden genci kendine benzeterek, kendi çıkar ve kariyeri dışında her meseleye karşı kayıtsız kılar.
''İnsan kalbinin soyluluğuna olan sınır tanımaz güveninin kurbanı'' olmuştu.
Yanılmak değil be Lizaveta, bir umut! Düzelir diye.
''yaşamının en önemli özelliğinin insanlar konusunda yanılmak olduğunu'' eklemişti.