Sevemiyorum insanları . Huylarına gitmeyi, laklaklarını dinlemeyi , aman da pek içten olmalarını , sır vermelerini , ağız aramalarını , hislerini uluorta döküp saçıp etrafa , sonra üstlerine basınca seni kabahatli bulmalarını , bir latife yapsam anlamayıp bön bön yüzüme bakmalarını , arkamdan ağızlarının suyunu akıta akıta dedikodumu yapmalarını , en hakikatli , en dürüst , en ahlaklı , en iyi kendileri olmalarını ama bunu da böyle laf arasında sanki söylemiyormuş gibi yaparken utangaç. mahçup çekingen söyleyivermelerini , sanki tek tuhaf benmişim gibi öyle olmadıklarını söylediğimde yüzüme hayretle bakmalarını , samimiyet yalanıyla küçümsemelerini , saf salak sanmalarını , ağzımdan arada bir küfür kaçıyor diye edepsiz bellemelerini , sıkıldığımı söyleyince aman aman pek incinmelerini , inceliklerini , arkasından konuşmuyormuş gibi yapıp en yakınlarını gözlerini kırpmadan çekiştirmelerini, aldatmıyormuş gibi yapıp bacak aralamalarını, bilmiyormuş gibi yapıp laf çarpmalarını , kırılmamış gibi yapıp kin gütmelerini , hep ben , hep ben demiyormuş gibi yapıp dünyayı etraflarında döndürmelerini , her boku bildiğini sanıp cahilliklerini , " aslında ", "bana soracak olursan" , " sahi ben" , " geçen gün ne oldu" , " o var ya o " diye başlayan bir türlü bitmek bilmeyen cümlelerini , gülerken gözlerini kaçırmalarını , el sıkarken sıkmamalarını , öperken öpmemelerini , sarılırken sarılmamalarını , tüm insanca sandıkları iğrençliklerini , hepsini , her şeylerini unutmak ve bir gül yapıp kumaştan boyaya batıra batıra duvarları güllerle kaplamak istiyorum.