Çizgi!
Biz uzaya insan gönderiyoruz. Sevinç içindeyiz, övünüyoruz. İnsanları kutsuyoruz. Sevincimizden neredeyse toprak çatlayacak. İnsanlığa, insan gücüne güvenimiz, saygımız artıyor. Ama öte yanda bu sevincimize büyük bir insan kitlesi katılamıyor. İnsanların çoğunluğunun haberi bile olmuyor olup bitenden. O kadar haberi olmuyor ki, bu olup bitenlere hayret bile edemiyor. Milyonlarca, milyarlarca insan. İster istemez bu zaferimiz karşısında yüreğimiz cızz ediyor. Büyük sevincimizin bir yanı çöküyor. Başkasını bilmem ama, Gagarin gidip geldikten sonra, ben bu korkunç acıyı yüreğimin başında duydum. Uzaya insan gönderen bilim, insanoğlunun eriştiği yer, bütün insanları doyurabilir, bütün insanları okutabilir, insanı insanın köleliğinden kurtarabilir.
Sayfa 127 - YkyKitabı okudu
Yemek masası yahut başka herhangi bir şey sizin için kutsal olabilir; ancak çocuklara yaklaşırken bütün kutsallarınızı bir kenara bırakmalı, çocuğun sizin kutsalınıza dair henüz hiçbir fikri bulunmadığını aklınızdan asla çıkarmamalısınız. Yemek masasına ayak uzatılmaması gerektiğini düşünüyorsanız, çocuğa "Yemek masasına ayak uzatılmaz!" gibi büyük cümleler kurmak yerine durumu "Biz burada yemek yiyoruz. Burası temiz. Ayaklarımızla o kadar temiz olmayan yerlere basabiliyoruz. Yemek yediğimiz yerin temiz kalması daha güzel oluyor," gibi, çocuğun anlayacağı cümlelerle izah etmeye çalışın.
Reklam
"...Kendiliğinden, hiç çaba göstermeden içimden geleni yapıyorum. Bu yolla iyi olmak bir hüner değil bence." "Bence büyük hüner! Bende böyleyim. Acımasız, haksız olanlara da iyi davranır, boyun eğersek, kötülere fırsat vermiş oluruz. Bu kez kötüler hiçbir şeyden korkmadıkları için iyi olmaya çalışmazlar, gitgide daha kötü olurlar. Bize yok yere vuranlara biz de var gücümüzle vurmalıyız. İnanıyorum ben buna. Hem öyle yaman vurmalıyız ki o insana ders olsun da o işi bir daha yapmasın." "Büyüdükçe düşünüşünü değiştirirsin umarım. Şimdilik, minicik, cahil bir kızsın."
Sayfa 82 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Ge­çen­ler­de bir ka­dın, “Be­nim için şi­ir,” di­yor­du, “be­yaz bir oto­mo­bil­dir.” Biz, en kü­çük men­fa­at­le­ri­ni bi­le ko­ru­mak­tan âciz za­val­lı­lar, na­sıl on­lar­la bir olu­ruz. Biz, ta­nı­ma­dı­ğı­mız o bü­yük sı­nı­fın, o fa­kir sı­nı­fın ada­mı­yız. Ama ta­nı­ma­dı­ğı­mız için de on­lar­dan, on­la­rın ha­ya­tın­dan bah­se­de­me­yiz. Üs­te­lik teh­li­ke­li bir iş o. İn­sa­na sol di­yor­lar, ko­mü­nist di­yor­lar. İyi­si mi, bir ya­zar hep su­ya sa­bu­na do­kun­ma­yan ya­zı­lar yaz­ma­lı. Ben de öy­le ya­pa­ca­ğım.
"Biz böyle kaz kafalı kalmaya devam edemeyiz büyük İnsanlık arasında. Çok geride kaldı bu ülke çok."
KADIN: Tanrı nedir? Tanrı nerededir? RAHİP: Tanrı hiçbir ölçüye birimine sığamayacak kadar büyüktür. İnsan gözüyle görülemez. KADIN: Gözle görülmeyecek kadar küçük, gözle görülemeyecek kadar büyük olanın iradesiyle oğlumu öldürdü! Öyleyse biz neyiz? Neyiz biz?
Reklam
1.000 öğeden 731 ile 740 arasındakiler gösteriliyor.