Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Saltanatı boyunca İstanbul'dan ayrılmamış, Edirne'ye bile gitmemiştir. Padişahlığı salt saray yaşamı olarak algıladığından, haremin etkinliği sarayın resmi işlevinin önüne geçmiş, Topkapı Sarayı harem dairesi de en kalabalık cariye ve hizmet kadrolarını bu padişahın saltanatında barındırmış; gösteri sanatları, düğün ve şenlikler, saray
Sayfa 178 - 12- Sultan III. MuradKitabı okudu
Reklam
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir..
Sayfa 104 - Doğan KitapKitabı okudu
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntı derim
Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluğumu.
Sayfa 115
İnsanların birbirine selam vermeye üşendiği diyarlarda tek başına bir mekanda içkisini içerken arayamadığı kızları düşünen heriflere bakıp gülümsüyorum. Aklımda tek bir şey var çünkü ve ben artık her türlü üzüntüyü ertelemek istiyorum. Otuz küsur yıllık ömrümün en uzun Ekim'ini yaşıyorum. Bu ayın her gününü üçle çarpıp yaşadım sanki. Boktan bir maçı sonuna kadar izlemek gibiydi Ekim, onuncu dakikada bitirmişken sınavı doksan dakika daha dışarı çıkamamak gibi, acıdan geberdiğin böbrek taşı kırma makinesinden kurtulabilmek için beş saniyede bir saatine baktığında hep yarım saatinin daha olduğunu görür gibi. Ve sonunda, sonu görünmeye başladı Allah'ın cezası ayın. Velhasıl Ekim'de beklemeye kalmış bir çocuk gibi mahzundum. Kasım' ın ucu göründü neyse ki. Kasımda neler olacak, bakacağız artık!
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
52 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.