Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Başkan Sedat konuk konuşmacıyı takdim etti. Kaddafi sahneye geldiğinde konuşmasına başlamak yerine, sırtını dinleyicilere dönüp podyumun arkasındaki tahtaya bir şeyler yazmaya başlayınca dinleyiciler şaşırdı. Sonra yüksek sesli konuşmaya başladı. Libya başbakanının yazmış olduğu kelimelere baktı: "Bekaret. Adet görme. Doğum." Kaddafi donup kalan izleyicilere dönerek anatomi ve fizyolojileri gereği kadınların erkeklere eşitliğinin mümkün olmadığını açıklayarak konuşmaya devam etti. Kaddafi kadınların erkeklerle beraber çalışmak için değil, tıpkı inekler gibi çocuk doğurmak ve onları emzirmek için yaratılmış olduklarını belirtti. Dinleyiciler onu protesto etmeye başladılar. Hakarete uğradıkları için kadınlar öfke içinde ayağa fırladıklarında, Kaddafi zayıf yapılı oldukları için kadınlarının erkeklerin dayanabildiği koşullara fabrikalardaki sıcağa, inşaat işlerindeki ağır yüklere- dayanmalarının beklenemeyeceğini söyleyerek kendini savunmaya çalışıyordu. Bu sırada tanınmış bir kadın gazeteci ayağa kalkarak kendinden emin bir şekilde konuşmaya başlayınca, herkes sustu. "Sayın Başkan" diyordu gazeteci. "Hiç böbrek taşı düşürdünüz mü? Erkekler bana bunun çok acı veren, aslında dayanılmaz bir şey olduğunu söylüyorlar. O halde, Sayın Başkan normal bir böbrek taşının yüz katı büyüklüğünde örneğin kavun büyüklüğünde bir taşı gözünüzün önüne getirin. Siz bunun acısına dayanabilir miydiniz? (...) İçerideki kadınları duyuyor musun? Başkan Kaddafi'yi şişe geçirip ateşte kızartmak istiyorlar!"
Sayfa 336 - Yurt YayınlarıKitabı okudu
Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise çay, kahve ve alkol gibi idrarı arttırmaları, su kaybı yapmaları. Fakat insanın dil ve dudakları ıslandığı için susuz kaldığını anlamıyor. Susamış kişiler şeker içeren bu içecekleri içti­ğinde şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Kanın yerinin değişmesi vücudun diğer organlarında kan hacmini düşürür. Bu da kramplara veya ısı nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklara neden olur. Gizli susuzluğun baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık so­rununa yol açtığını da söyleyebiliriz.
Reklam
Gazlı içeceklerin sebep olduğu bir diğer problem ise çay, kahve ve alkol gibi idrarı arttırmaları, su kaybı yapmaları. Fakat insanın dil ve dudakları ıslandığı için susuz kaldığını anlamıyor. Susamış kişiler şeker içeren bu içecekleri içtiğinde şekerin sindirimi için kan mideye hücum eder. Kanın yerinin değişmesi vücudun diğer organlarında kan hacmini düşürür. Bu da kramplara veya ısı nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlıklara neden olur. Gizli susuzluğun baş ağrısı, astım, alerji, böbrek taşı, kalp hastalığı ve depresyon gibi çok sayıda sağlık sorununa yol açtığını da söyleyebiliriz.
İnsanların birbirine selam vermeye üşendiği diyarlarda tek başına bir mekanda içkisini içerken arayamadığı kızları düşünen heriflere bakıp gülümsüyorum. Aklımda tek bir şey var çünkü ve ben artık her türlü üzüntüyü ertelemek istiyorum. Otuz küsur yıllık ömrümün en uzun Ekim'ini yaşıyorum. Bu ayın her gününü üçle çarpıp yaşadım sanki. Boktan bir maçı sonuna kadar izlemek gibiydi Ekim, onuncu dakikada bitirmişken sınavı doksan dakika daha dışarı çıkamamak gibi, acıdan geberdiğin böbrek taşı kırma makinesinden kurtulabilmek için beş saniyede bir saatine baktığında hep yarım saatinin daha olduğunu görür gibi. Ve sonunda, sonu görünmeye başladı Allah'ın cezası ayın. Velhasıl Ekim'de beklemeye kalmış bir çocuk gibi mahzundum. Kasım' ın ucu göründü neyse ki. Kasımda neler olacak, bakacağız artık!
Sayfa 131Kitabı okudu
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntı derim
Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluğumu.
Sayfa 115
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Reklam
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir..
Sayfa 104 - Doğan KitapKitabı okudu
şimdilik bu hikayeyim:
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu olu­yordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. San­cıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor gel­di, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın ar­kası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Bir az sonra... Bir az sonra gene o kaşın­tı. Kaşıdım, bir az sonra gene. Gene kaşıdım. Bit­medi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duya­cak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlıyacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Saltanatı boyunca İstanbul'dan ayrılmamış, Edirne'ye bile gitmemiştir. Padişahlığı salt saray yaşamı olarak algıladığından, haremin etkinliği sarayın resmi işlevinin önüne geçmiş, Topkapı Sarayı harem dairesi de en kalabalık cariye ve hizmet kadrolarını bu padişahın saltanatında barındırmış; gösteri sanatları, düğün ve şenlikler, saray
Sayfa 178 - 12- Sultan III. MuradKitabı okudu
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Reklam
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu olu­yordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. San­cıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor gel­di, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire. . . İnanamıyordum. . . Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu. . . Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın ar­kası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Bir az sonra. . . Bir az sonra gene o kaşın­tı. Kaşıdım, bir az sonra gene. Gene kaşıdım. Bit­medi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duya­cak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlıyacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 78
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Sayfa 104Kitabı okudu
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağı sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçüleri kabul ederler. Örneğin bir kravatı iş yerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı da­ha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kra­vatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Sayfa 104 - Doğan Kitap, 47. BaskıKitabı okudu
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.