Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Otuz kü­sur yıllık ömrümün en uzun "ekim"ini yaşıyorum. Onuncu dakikada bitirmişken sınavı doksan dakika daha dışarı çıkamamak gibi... Acıdan geberdiğin böbrek taşı kırma makinesinden kurtulabilmek için beş saniyede bir saatine baktığında hep yarım saatinin daha olduğunu görmek gibi...
"...Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma."
Sayfa 115Kitabı okudu
Reklam
Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim.
Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için. Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Bir az sonra... Bir az sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, bir az sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Anne Bedduası
Seni doğuracağıma taş doğursaydım : Benim için değersizsin, yıkıl karşımdan kemçük ağızlı, acayip öfkeliyim sana ve bir an için nefret ediyorum senden. Bütün ısrara rağmen kasaba kıyma almaya gitmeyen çocuğa söylenebilir bu. Eve geç saatte gelmeyi alışkanlık edene de. Yüksek sesle müzik dinleyip, üst kattaki komşunun şikayete gelmesinin müsebbibi olan çocuğa da söylenmiştir. Biyolojik gerçeğe dayanmayan, dayansa da çok acıtacağı aşikar olan (bkz. Böbrek taşı denilen şuncacık taş için çekilen acı...) bu eyleme heves etme, annenin çözümsüz kaldığının kanıtıdır. Senin çocukların da aynısını sana yapsın inşallah: Delirttin beni delirttin. Ömrümü yedin, bitirdin anlamındadır.
Sayfa 33 - Zeki KayahanKitabı okudu
Mutluluk nedir diye sorsanız bana , kaşıntıdır derim . Bir gün az kaldı mutlu oluyordum . Bir sancı saplandı belime , kıvrana kıvrana yatağa düştüm . Böbrek taşı imiş . Sancıdan öleceğim . Sabaha karşı idi , doktor geldi , morfin yaptı . Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi , çok güzel bir dünya başladı birdenbire ... İnanamıyordum ... Mutlu idim , tam anlamı ile mutlu ... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum ... Ama o ara , kulağımın arkası kaşındı azıcık . Şöyle sinek ısırmış gibi . Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum , mutluluğuma ara vermemek için . Ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu . Çaresiz kaldırdım kolumu , kulağımın arkasını kaşıdım , tam olsun mutluluğum diye . Kolumu gene yanıma uzattım . Biraz sonra ... Biraz sonra gene o kaşıntı . Kaşıdım , biraz sonra gene. Gene kaşıdım . Bitmedi , bitmedi namussuz kaşıntı , iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma.
Sayfa 115 - Everest açık hava
Piçlerin ölçüleri diğer insanlarınkinden farklıdır. Böbrek taşı düşürme sancısını, iş arkadaşlarıyla yenen bir öğle yemeğine tercih ederler. Acı ve zevk şiddetlerini yukarıdan aşağıya sıralarken normlar dahilindekilerden farklı ölçütleri kabul ederler. Örneğin nir kravatı işyerinde takmaktansa, kendilerini onunla asmayı daha uygun görürler. Takım elbiselerini tamamlayabilmesi için kravatın boyundan aşağı değil, baştan yukarı sallanması gerekir.
Reklam
Mutluluk
"Mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim. Bir gün az kaldı mutlu oluyordum. Bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm. Böbrek taşı imiş. Sancıdan öleceğim. Sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı. Derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birden bire... İnanamıyordum... Mutlu idim, tam anlamı ile mutlu... Mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... Ama o ara kulağımın arkası kaşında azıcık. Şöyle sinek ısırmış gibi. Bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuna ara vermemek için. Çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye. Kolumu gene yanıma uzattım. Biraz sonra... Biraz sonra gene o kaşıntı. Kaşıdım, biraz sonra gene. Gene kaşıdım. Bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. O günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim. Beklediğim de gelir başıma."
Neydi bu "solitin"? Haberde şu bilgi vardı: Kimyasal bir maddeydi. Süt ve süt içeren ürünleri satan şirketler, maliyetlerini düşürmek için ürünlere, bu zararlı kimyasal maddeyi ekleyip raf ömrünü uzatıyordu. Yoğurt, ayran, peynir, gofret, çikolata vs. içine bu "tebeşir-alçı taşı" gibi olan "solitin" koyarak insanları zehidi­ yodardı! Böbrek rahatsızlıklarının, devamlı yorgunluk halinin, hafıza kaybının ve konsantrasyon bozukluklarının ve hatta şizofreni­ nin sebebi işte bu "solitin" idi.
KARATAY DİYETİ'NİN ÖZETİ Karatay Diyeti'nin önerilerini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz: 1. Sızma zeytinyağlı her türlü sebze yemeği yenebilir. Bakla, kabak kalye, kuru ve yaş fasulye gibi... 2. Bir tabak kıymalı taze veya kuru sebze yemeği yenebilir. 3. Yemekler ile ekmek, pirinç pilavı ve makarna yenilmeyecek! 4. Yoğurt ve
60 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.