Birine aşık olduğumu anlamam... Aşık olmak anlaşılır bir durum değildir. Kimse kendi kendine durup da ben aşık oldum demez. Kimse aşık olduğunu fark edemez. Aşk gizli bir duygudur, insanı birden bire ele geçirir saati, tarihi, mekanı umursamadan. Aşk birden bire gelir, parmak uçlarından, saç tellerine kadar bütün bedenine yerleşir. Bakışların değişir, sesin değişir, dokunuşların değişir. Hayatın değişir. Aşık insanın su içişi bile diğerlerinden farklıdır. Bardağı daha sıkı tutar artık, hayata bağlanması için, hayata sıkı sıkı tutunması için farklı bir sebebi vardır. Çünkü artık kalbi doludur, su bardağının ellerinin arasından kayıp yere düşmesine, kırılıp paramparça olmasına izin veremez. Artık yemeğini yarıda bırakamaz, evden ayakkabılarının bağcıklarını bağlamadan çıkamaz. Artık her şeyi tam yapmak zorunda hisseder kendini. Bunları hisseder, çünkü onu motive eden bir duygu vardır. Onu sıcak tutan, üşümesine izin vermeyen bir duygu. Aşık olduğu insan onu, elini dahi tutmadan ısıtıyordur. İçini ısıtıyordur... Buna rağmen aşık olduğunu anlayamaz. Bir insanın aşık olduğunu anlaması için tek yol, birinin onu kolundan tutup, "Sen aşık olmuşsun." demesidir. Ancak o an anlar. Durur böyle, birkaç saniye boş boş bakar. Ben harbiden aşık olmuşum der... Aşık olmak anlaşılmaz, aşık olmak fark edilir.
Şunu unutma ki; erkekler kalın ciltli kitaplardan değil, çerez niyetini alıp okuyabilecekleri kitaplardan hoşlanırlar. Benim gibi ansiklopedik kadınlar, sığ düşünceli erkeklere ağır gelir. Aslında bir yandan düşününce pek de haksız sayılmazlar, çünkü içi boş bir kafanın üzerinde ağırlık taşıdığı nerede görülmüş.
Sayfa 136 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan ruhu bu kadar da boş olamaz.
Ama çepeçevre de sessizdi, üstelik ev kesinlikle boş olmadığı halde. "Meğer ailem ne kadar sakin bir yaşam sürüyormuş,"
Çoğu zaman çağrılmayanlar bilimin hizmetine giriyor bizde. Bilimin asıl sahiplerinin yerleri genellikle boş duruyor henüz. Bilim ordusu gerçek gönüllülerini bekliyor.
Günlük hayat
İlahi değerlere ve tanrısal öze sahip olan böyle bir varlık, gündelik hayatın peşine düşer. Bu her canlı insanın katili ve içine her gün insanın en yüce değerlerinin battığı bir bataklıktır. İnsan, hayatın, gündelik hayatın, tekrarlanan hayatın, döngüsel hayatın aynı aptal döngüsüne, amip ve mikroplardan bitki ve hayvanlara kadar bütün hayatlara hakim olan aynı döngüye düşer. O döngü içinde sürekli yer, uyur, kalkar, yemek için çalışır, çalışmak için yer, boş kalmak için çalışır, çalışmak için boş kalır, tüketmek için üretir, üretmek için tüketir. Öyle ki neresinden tutsan döner. Hz. Ali'nin ifadesiyle, tıpkı değirmen eşeği gibidir. Sabah yola salarlar; çalışıp çabalayarak hareket eder, gider gider ama gün batımında sabah başladığı yerde olduğunu görür. Dön dur. Bu fasit daire, hem geçmişte hem de şimdi, medenî veya ilkel, Doğulu veya Batılı her insanın kaderidir.
Sayfa 17 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.