Louis şaşkın şaşkın bakıyordu karısının yüzüne. Her yıl ta nıdıklarından iki üçünün yuvaları yıkılırken kendi evliliklerinin devam etmesinin bir nedeninin de esrara gösterdikleri saygı ol duğundan kuşkulanırdı. İnsan derinliğine düşündü mü, evlilik diye bir şey olmadığı, birlik diye bir şey bulunmadığı, her insa nın yapayalnız olduğu ve sonunda mantığa meydan okuduğu... işte buydu belki de yarı anlaşılmış ve hiç dile getirilmemiş olan esrar. İnsan eşini ne kadar iyi bildiğini sanırsa sansın, bir an ge lir, boş duvarlara çarpar ya da çukurlara düşerdi. Kimi zaman da -Tanrıya şükürler olsun pek ender olarak- yabancı bir garip liğin ortasında buluverirdi kendini, bir uçağın ortada hiçbir şey
yokken bir hava boşluğuna girmesi gibi. Hiç inanmadığın, hatta psikolojik bozukluk sanacağın kadar sana garip gelen bir şey.