360 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Her Sarah Jio kitabına olduğu gibi bu kitaba da kalbimi bıraktım. Bu yazar sanki bizim Ayşe Kulin’imiz gibi. Macera ve gizem konularında harikalar yaratıyor. Hikayesini oluştururken peşinde koşturan gizemi duygusal bir yola bağlayarak bir damla yaşın gözünüzden akmasına neden oluyor. Benim her zaman okurken keyif aldığım, özellikle yaz aylarında çok güzel giden okumaya başladınız mı elinizden bıraktırmayan kitapları olan bir yazar Sarah Jio. Kitabın Konusu o kadar akıcı ve yazarın kalemi o kadar sade ki kitabı bitirmeden elinizden bırakamıyorsunuz. Eğer reading slump gibi bir şeydeyseniz bence bu yazarın kitaplarıyla o araya bi son verebilirsiniz.
Böğürtlen Kışı
Böğürtlen KışıSarah Jio · Arkadya Yayınları · 201139,1bin okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
Sana,beni hiç tanımamış olan sana... Bir kadın var, ama o nasıl bir kadın, o nasıl bir aşk... Öncelikle şunu söylemek isterim ki kendimi kitap okuyormuşum gibi değil de bir aşk filmi izliyorum gibi hissettim. Kitabın konusuna gelirsek, çocukluğundan beri bir adamı tek taraflı olarak seven bir kadın anlatılıyor. Ama o adam o kadını hiç tanımamıştır, sevmemiştir, hatırlamamıştır... Ve işte o güzel kadın bir mektup yazmaya, kendini tanıtmaya, hatırlatmaya karar vermiştir, kalemi eline almıştır. Çocukluğunu yaşamak yerine o sevmeyi tercih etmiştir (yıllarca) ama ne yazık ki aşkı cesaretinden fazla olduğu için bir türlü söyleyememiş ve bu platonik aşkı hayatı boyunca kalbinde taşımıştır. Tabii her şey sonlu. Geçmişte yaşamış, bu gün de devam ediyor ve buram buram aşk kokan o mektup sahibine ulaşıyor. (Şimdi 2 dakika ara verelim. ) Lütfen kendinizi o adamın yerine koyun o mektubu açmadan önce düşünün. Sizi hiç bu kadar seven bir kadın oldu mu? Her doğum gününüzde hiç tanımadığınız birinden odanızdaki vazoyu süsleyecek bir çiçek geldi mi? Ama siz hatırlamayı bile çok gördüğünüz için artık bu yıl yeni bir çiçek gelmeyecek... Belki de aşk özledim demek yerine göresim geldi demekti. Belki de sevip sevilmek, hatırlayıp hatırlamaktı. Yazar aşkı hayrete düşürecek şekilde anlatmanın yanı sıra sizi kızgınlık ve umutsuzluğun da içine atıyor ama bu durum benim kitabı zevkle okumamı sağladı. Ben bilinmeyen bir kadını tanıdım ve çok sevdim. Sıra sizde. Keyifli okumalar.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Parodi Yayınları · 2017227,1bin okunma
Reklam
175 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Galiba Dostoyevski amca bu kitabı kalplerimiz ezilsin diye yazmış.. Öyle ya taşı taşa ezdirmek de ona yakışırdı.. "Alın dedi size kalplerinizden daha büyük bir taş.. Yer çekimine güvenerek taaa uzaydan bırakıyorum bu taşı, belki özünüze geri dönersiniz diye..." Dostoyevski'nin kitaplarında yer alan yoksulluk temasının işlendiği bu çaresizlik duygusu beni öylesine etkiliyor ki nefret ediyorum insan icadı olan birçok şeyden.. Gerçekten tüm ruhum eziliyor okurken.. Sayfaları değiştirmiyorum da sayfalar yüzüme çarpıyormuş gibi hissediyorum.. Ve bu kitapta ilk kez bu denli hikayeye müdahale etmek istedim.. Yazılanları değiştirmek istedim.. Bir kalem verilsin bana dedim, tıpkı hayalimde tasavvur ettiğim bir Oğuz Atay gibi yazayım.. Yaptım da.. Ben yazarken farklı bir boyuttan fısıldandığına inanırım, bir sözcü olduğumuza kimi zaman... Bazen olanların önüne geçemeyiz yazarken ama yine de dur diyecek gücümüzün olması gerekir.. Hep derim Dostoyevski manevi amcamdır diye.. :) İşte bunun sağladığı bağa inanarak bu hikayenin sonuna bir sayfa ekleme yaptım.. İnanıyorum ki zamanın sonsuz döngüsünde bir şeyleri değiştirdim.. Benim başka türlü kalbime oturan bu taştan kurtulma şansım yoktu.. Galiba başka bir şey yazamayacağım.. Diyemem size şunu anlatıyor bu kitap diye, diyemem çünkü hissettiklerimi nasıl ifade etsem de kitaba eş değer bir ruh ve inceliğe kavuşsa bilemiyorum.. Benim bugün kalemim yetersiz kalıyor anlatmak için..
İnsancıklar
İnsancıklar
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,9bin okunma
- Annen var mı senin? - Var tabiî. - Ne iş yapar? - Çamaşıra gidiyor. - Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık.
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Oscar Wilde'nin yayımlanmış tek romanı olan Dorian Gray'in Portresi feksefi bir roman olma özelliği taşımaktadır. Hazzın ve güzellik tutkusunun peşinden koşan toy bir insanı konu alan kitap tek kelimeyle mükemmeldi. Kitabın konusuna gelecek olursak baş karakterimiz olan Dorian Gray oldukça yakışıklı genç bir adamdır. Bir davette ressam Basil Hallward ile tanışır ve Gray'in güzelliği ressamı kendisine hayran bırakır. Dorian Gray'in portresini yapar. Bir gün Gray, Hallward'a poz vermek için gittiğinde ressamın arkadaşı Lord Henry ile tanışır. Lord Henry Wotton ile tanışır. Lord Henry zevk ve güzelliğe düşkündür ve bu konu hakkındaki düşünçeleri Dorian'ı derinden etkiler. Bunun üzerine Dorian yaşlanacağının farkına varır ve çok büyük bir dilekte bulunur, kendinin yaşlanmasını istemediğini ve portresinin yaşlanmasını ister. Dileği gerçekleşir kendisi yıllara rağmen genç kalır fakat portresi yaptığı bütün kötülüklerin izini taşır. Wilde estetizm fikirleriyle tanınmıştır. Romanında da fikirlerini çok güzel ifade etmiştir. Kitap yazıldığı dönemde toplumun ahlak anlayışını bozduğu düşüncesiyle birçok eleştiri almıştır. Fakat benim görüşüme göre kitap konu işleyişi açısından, yazarın kalemi açısından oldukça ilgi çekici ve güzel. Bir tek yazıldığı dönemde değil şimdide etkisini sürdürmektedir. Kitap güzellik tutkusunun, kibrin ve hırsın nelere sebep olabileceğini çok güzel gözler önüne seriyor. Bir ruhun hikayesi gerçekten bu kadar güzel anlatılamazdı. Kesinlikle okunması gerekiyor. Keyifli okumalar dilerim.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202374,4bin okunma
520 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen, yazarın müthiş bir kalemi olduğunu söyleyebilirim. 'Panzehir' son zamanlarda okuduğum en etkileyici kurguya sahip bir kitap. Sürükleyici ve kolay ilerlemesine rağmen; bir çok detayla birlikte, karmaşık görünmesinin yanı sıra, anlaşılır ve akla yatkın olay örgüsüne de sahip. Kitapta yok yok. Yine de 'bu kadar da olmaz' dedirten değil; tüm taşların yerine oturduğu, cevapsız soruların kalmadığı, karakterlerin fazla abartılmadan anlatıldığı, tahmin edilenin yanında sürprizlerin de bulunduğu ve benim de 'kaliteli polisiye' kategorisine yerleştirdiğim bir kitap olmuş.
Panzehir
PanzehirDaniel Palmer · Koridor Yayıncılık · 2015474 okunma
Reklam
1.000 öğeden 661 ile 670 arasındakiler gösteriliyor.