“Hadi, ne duruyorsun sevgili okuyucu
Hadi yeni bir yılın eşiğinde değilsen bile
Sen de sarıl kaleme.
İster başına gelenleri yaz
İster aklından geçenleri
İster düşlerine girenleri
Ama yaz.
Çünkü her kalem yazabilir —— en azından şu benim
kırık kalemim kadar..”
Bana göre bu cümleler kitabın yazılış mantığını kapsıyor. Buram buram hissedilen yalnızlık… Yalnızlık… YALNIZLIK…
Tema ne de garip değil mi?
Kitabın son sayfalarında Hakkaride Bir Mevsim de olmayan gözlemler ve diyaloglar aşırı hoşuma gitti.
Zaten yazarı farklı kılan muazzam gözlem gücü ve bunu dile aktarmayı tercih ettiği üslup mükemmel.
Bu satırlar sonrasında tabii ki bir kitap yetmez… Yazarın monolog ziyafetine eşlik etmek isterseniz bu kitap tam aradığınız olabilir.
Lakin kitapta adlandırılan birinci ve ikinci ses yer yer akışı zorlaştırsa da Hakkari’de Bir Mevsim’in ardından okunmasını tavsiye ederim.
Ne denebilir ki? Soyut bir kavramla nasıl başa çıkabilir ki insan? Üstelik bulunduğun konum bunu destekliyorsa…
Tüm değerli okuyuculara müzik eşliğinde okumalarını tavsiye ederim.
Aklımda ki Görseller; Gazyağı, Karanlık, Anılar, Zaman, Yufka ekmek, Otlu peynir, Carslberg, Tamek
Müzikler; Behind Every Decision (Yehezkel Raz), Underwood (Ludovico)