Bu kitap konusunda kararsızım. Okurken sıkıldım ve devam etmek konusunda sıkıntı yaşadım. Kitap akıcılık konusunda iyi değildi ve olayların o kaos hissi bana yeterince geçmedi. Bunların dışında idare eder bir konusu var. İlk kitaptan sonra daha çekici bir ilerleyiş bekliyordum.
Kupa Prensi'nin ihaneti onun gerçek yüzünü tekrar hatırlatma işlevi görür. Evangeline'nın duyguları yaralansa da, hayatına devam etmenin bir yolunu bulur. Ama gel gelelim başka bir lanet, ölümle burun buruna yaşanan bir karmaşa onu yine Jacks ile karşı karşıya getirir. Bu laneti ortadan kaldırmak için birlikte çalışırlarken duygusal olarak da karmaşık bir döngüye girerler ama Evangeline'nin güvensizliği her daim ön planda kalır.
Bu seri tamamen bir güvensizlik serüveni. O kadar git gelli, kim kimin dostu belli değil ki... bazen bu kadarı da fazla oluyorsun. Ara ara Evangeline'ye kızıyor gibi olsam da kız haklı, böyle bir dünyada da yaşamak ve bazen mantıklı davranmak zor. İlk kitaptan beri karşımıza çıkan Okçu Ve Tilki hikâyesi bu kitapta tam anlamıyla can bulur hem de birçok yönden. Ortaya çıkan sırlar, hissedilen duygular ve en sonunda beklenilmeyen son. O son neydi öyle o kadar sinir oldum ki... normalde hemen üçüncü kitaba başlardım ama gerçekten bu kitap beni yordu. Araya başka bir kitap sokup devam edeceğim. Ama verdiğiniz mücadeleyi asla hak etmeyen insanlar için çabalamış olsak çok kötü.
Bunun dışında seriyi okuyup okumamak da size kalmış.