Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dostum güvercin
Kör bir hücre, içinde ruhum idam. Hayallerle kaplıdır dört duvarlı zindan, Sıcak bir rüzgar eser küçük pencereden, Eriyen Salkımlar bedenimi delmez, Ayaklarım buz. Yüreğim soğuk. Beynim kızgın ateş.. Her sabah sesiyle uyandığım, Dostum ziyaret eder beni, Güvercinim Ekmek ortağım.. Öyle güzel çırpınır ki kanatları, Sanki Ahmet kayanın sesi
Sizin en büyük sorununuz da bu. Bir rakı sofrasında dost olup, ertesi sabah birbirinizi bıçaklayabiliyorsunuz. İlk tanışmada yakınlaşıp, birbirinizi tanıdıkça uzaklaşıyorsunuz. Bizse tersini yapıyoruz. Uzaktan başlayıp, ağır ağır yaklaşıyoruz. Dost olmamız uzun sürüyor ama dostluklarımız kalıcı oluyor. Doğu ile Batı arasındaki fark hilal ile haç arasındaki fark kadar. Hilal bombeli. Haçtaysa dik açılar var. Hilal altında yaşayanlar da bombeli hayatlara sahip. Genişler, kurallarla ilgilenmiyorlar, zamanla ilgileri yok, çöl kumu gibi uçuşuyorlar. Haçın gölgesindekilerse sert ve köşeli hayatlar yaşıyorlar. Yasaları, kuralları olan, dik açılı hayatlar. Hilalin altındaki insana, haçın gölgesindeki düzeneğe inanıyor. Dolayısıyla hilalle yaşayanların her biri ayrı bir düzenek geliştiriyor. Küçük çeteler. Küçük düzenler. Haç, insana tek bir düzenek emrediyor. Doğu ile Batı arasındaki fark bu.
Sayfa 184Kitabı okudu
Reklam
Yolculuklar insana her şeyi öğretir. Bazen kendimizi o kadar hayatımıza kapatıyoruz ki dışarıda neler olup bittiğini unutuyoruz. Hatta dünyayı öğrenemeden ölüyoruz. Hayatımız çalışmakla, kazandıklarımızı biriktirmekle geçiyor. Peki ya sonra? Evet, çocuklarımız için yapıyoruz her şeyi. Bizde sonrası için. Ama para harcarken yaptığımız tercihler belirliyor kimliğimizi. Bazen durup düşünmek gerekiyor. Neden çalışıyorum? Rahat bir hayat için. Peki o rahat hayatı yaşayacak olan kişi yani kendim için ne yapıyorum? Hiçbir şey. İnsanın kendini şımartması ruhsal dengesini sağlaması için şart. Çünkü ancak ruhsal dengeye sahip biri her sabah kendisini sorgulamadan yatağından kalkıp çalışmaya gidebilir. Belki de burası, bunun için vardır. İnsanların kendilerini şımartmalarına yardımcı olmak için. Matematikle hesaplanan hayatlara biraz romantizim katmak için. Bu yüzden tatile çıkmıyor muyuz? Bu yüzden sinemaya gitmiyor muyuz? Bu yüzden birbirimize ‘Seni seviyorum!’ demiyor muyuz?
126 syf.
3/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Dünya Dolap, Bizler Onun Çekmecesi
Suavi Kemal Yazgıç
Suavi Kemal Yazgıç
, şair, yazar, gazeteci, editörtür. Arşiv görevlisi, muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü, redaksiyon editörlüğü yapan Yazgıç, günümüzde TRT de editörlüğe devam etmektedir. 200 civarında dergide yazı, şiir ve röportajlarıyla yer almıştır. Büyük hikaye, deneme yazarlarından
Rasim Özdenören
Rasim Özdenören
, onunla ilgili şu ifadeyi kullanmıştır: "Bu
Dünyanın Çekmeceleri
Dünyanın ÇekmeceleriSuavi Kemal Yazgıç · Profil Kitap · 201942 okunma
CEVRİYE... Cevriye bir hayat kadınıdır. Her gün bir veya birkaç adamla birlikte olarak, hayatını kazanmaktadır. Yine böyle bir gün birlikte olduğu adam tarafından çok kötü dövülerek gecenin bir yarısında sokağa atılır. Baygın bir vaziyette kaldırımda yatarken bir adam bunu fark eder ve yardımcı olmak için kaldırmaya çalışır. Cevriye
Bir zamanlar yaşanmış bir hayatın yankılarını taşı­yan fotoğraflarımı, biriktirdiğim ve yalnız hissettiğim anlarda tutunduğum küçük kalıntıları, taze ve canlı hissettirmesi için her sabah avlu bahçesinden topladığım çiçekleri koyabileceğim bir yer var. Bu yer tüm kusurlarına rağmen benim için güveni temsil ediyor. Bundan başka hiçbir şeyim yok.
Reklam
1993 yılında Abbotsford, Kanada'da bir banka, Tyler Dyrsmid adında yirmi üç yaşındaki bir borsacıyı işe aldı. Abbotsford büyük iş anlaşmalarının çoğunun gerçekleştiği Vancouver'ın gölgesine sıkışmış, nispeten küçük bir banliyöydü. Bankanın konumu ve Dyrsmid'in acemi olması göz önüne alındığında kimse ondan çok fazla şey beklemiyordu. Ancak basit bir gündelik alışkanlık sayesinde Dyrsmid çok hızlı ilerleme kaydetti. Dyrsmid her sabah güne masasının üstündeki iki kavanozla başlıyordu. Birinde 120 ataş vardı. Diğeri boştu. Her gün masasının başına geçer geçmez telefonda bir satış görüşmesi yapıyordu. Hemen ardından dolu kavanozdan boş kavanoza bir ataş aktarıyordu ve süreç tekrar başlıyordu. Bana, “Her sabah bir kavanozda 120 ataşla işe başlıyordum ve hepsini ikinci kavanoza aktarana kadar telefon görüşmeleri yapmaya devam ediyordum,” diye anlattı. On sekiz ay içinde Dyrsmid şirkete 5 milyon dolar getirir hale geldi. Yirmi dört yaşma geldiğinde yılda bugün 125.000 dolara denk olan 75.000 dolar kazanıyordu. Çok geçmeden başka bir şirkette altı haneli bir maaşla iş buldu. Ben bu teknikten Ataş Tekniği olarak bahsetmeyi seviyorum ama seneler içinde bunu farklı şekillerde kullanan pek çok okuyucuya tanık oldum. Bir kadın her gün kitabı için bir sayfa yazdığı zaman bir kutudan diğerine bir saç tokası aktarıyordu. Bir başka adam tamamladığı her şınav setinden sonra bir kaptan diğerine bir bilye aktarıyordu. İlerleme kaydetmek tatmin edicidir ve ataşları, saç tokalarım ya da bilyeleri başka yere aktarmak gibi görsel ölçüler ilerlemenizin bariz kanıtını oluşturur.
Sayfa 209 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Hatta içini hiçbir şüphenin kemirmediği günler de olurdu. Swann o zaman iyileştiğini zannederdi. Ama ertesi sabah uyandığında, bir gün önce adeta çeşitli duyguların selinde boğduğu eski acıyı aynı yerde bulurdu tekrar. Acı yerinden hiç kıpırdamamış gibi olurdu. Hatta Swann, bu acının yoğunluğu yüzünden uyanırdı uykusundan.
Sayfa 326
Kâmran, ben asıl bu sabah, senden ayrıldım. Hem de bir hatıra götürmeye, son bir defa başını çevirerek, arkasında bıraktığı şeylere bakmaya hakkı olmayan bir bîçâre muhacir gibi..
"Eğer ruhumuzu binbir istikamete çevirmek istersek her çalışmamız derin bir sıkıntıya sebep olur. Teşebbüs aşamasında terk edilen çabalar ise şuurumuzda zararlı bir tefekkürden başka bir şey oluşturmaz. Michelet, De Goncourt'a şöyle derdi: ‘Otuzlu yaşlarımdayken fazla meşguliyetlerimden kaynaklanan şiddetli bir migrenden muzdariptim. Artık okumamaya ve bizzat kitap yazmaya karar verdim. O günden itibaren her sabah kalktığımda ne iş yapacağımı kesin ve net bir şekilde bilirdim. Zihnim yalnız bir konuda çalışmaya yoğunlaşırdı. Başımın ağrısından bu şekilde kurtuldum!' Gerçekten de böyledir. Birçok işi birden yapmaya girişmek muhakkak şiddetli bir yorgunluk meydana getirir. Her şeyi sırayla ve mükemmel şekilde yapalım. Sadece süratle ilerlemek için değil, aynı zamanda yorgunluktan kurtulup tamamlanmış işlerin büyük mutluluğuyla lezzet bulmak için de yegâne vasıta budur." (Payot)
Sayfa 346
Reklam
Acılarımı uyutup sana uyanıyorum aslında her sabah ve seni düşleyip yatıyorum.Sevginin bu denlisi bana ne yapar bilmiyorum.O kadar düşünüyorum ki tek bir sebep bulup tüm acıları ona bağlamak için…
Toprak kadar sessiz bir çocuktum. Dilsizliğim doğuştan. Boynumdaki leke gibi. Sesleri, kelimeleri duyuyorum, kelimele­ri büyük bir aşkla seviyorum, hiçbir zaman kullanamayacağımı bilmek iyice kutsallaştırıyor onları. Allaha yakarırken, dua eder­ken dudaklarımda kıpırdanan kelimelerden hiçbir farkı yok hiç­bir kelimenin. Benim için bütün
Sayfa 121
Ne var ki sen gelince her şey değişiyor. Bu sabah geldiğinde fincanlar ve tabakları değişti. Gazeteyi bir kenara iterek, aşağılık yaşamlarımızın, nahoş oldukları için, ihtişamı kuşandıklarından ve ancak sevginin bakışları altında anlamlı olduklarından kuşku duyulamaz, diye düşündüm.
Sayfa 150
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.