İnsan kucağında yaşadığı toplumdan sıyrılamaz, sıyrılırsa okunmaz ve anlaşılmaz. Hayatının sonuna yaklaşmış bir insan olarak, zaten çoktan beri kaybettiğim yaşama sevincini, bu sınıflar üstü hakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu itibarla, mezarların ötesinden seslenir gibi seslenebilirim çağıma, daha doğrusu ülkeme. Ama okunur muyum, sesim duyulur mu? Meşhur bir adam da değilim, kalabalığın benimsediği edebî bir nevi de temsil etmiyorum. Ne romancıyım, ne şair, ne tarihçi. Sadece dürüstüm, çok okudum, çok düşündüm. Beşerî ihtiraslardan uzaklaşmışım: bütün bu vasıflar bir düşünce adamının hamurunu yapar...
Hangi rüya çaresiz, hangi mazmun yaralı Neden bir muammaya beni kurban eyledin Senin o nehir kokan dergâhına varalı Hep o mağrur denizin şarkısını söyledin Kendisine sevdalı şâh-ı giryan nerdedir Bir sükût zindanıdır onu bekleyen ölüm Sine viran, titreyen canı bile yerdedir O bir niran-ı keder, hân-ı rüsvâdır gülüm Yıllardır hükmediyor devlerin dünyasına Bu kadar mı yanıldım diyorsan, kalbine gir Bak nasıl da dokunmuş harflerin simyasına Onun dudaklarında gevherân oldu şiir Hani benim kırmızı düşlerim; nerde beyaz Bu sahrada ne sultan, ne divane olunur Bahar tükendi ömrün toprağında, gitti yaz Güz renkli bir şairin ruhu nerde bulunur Neden rüzgârlı yüzün aynasıdır umudun Bilmez misin, korkunun dudakları tendedir Güneşe varmak için gözlerimde uyudun Sanma ki, her hayalin girizgâhı sendedir
Reklam
İçindeki Sessiz Parlaklık
Saat yirmi on beş’te bir vapur var Köprü’ye Çay ocağının karşısında oturacağım Demli çay, mavi gözlerin Gözlerin neden mavi. Aklıma geldi birden İstanbul’da doğup büyüyen Herkes Masmavi düşünür kendini bir mozayık gibi
Başka birisi nasıl sevilir bilmiyorum
Hangi şehre gidilir yalnız başına, Hangi şarkı dinlenir senle olmayınca. Kimle çay içilir ? En güzel sözlerin altı kim için çizilir Kimin kokusu saklanır… Hangi hayal hediye edilir, Hangi gözle bakılır o çiçek yaprağı kirpiklerine Nasıl anlatılır gülüşünün sesi Adının güzelliğine hangi alfabe de rastlanır Senin bakışın hangi şiire benzer Kime dokunur, sarılır, uyur bu kalp Hangi insanda rastlanır sana… Gel de anlat … Senden başkası nasıl sevilir ? Bilmiyorum ben …
“Hiç kimse şair, ressam veya müzisyen olarak doğmaz, tıpkı muhasebeci olarak doğmadığı gibi. Giderek bir insanın kral, padişah veya imparator olarak doğmadığını söylemek de mümkün. Bir şeyler olunur veya olunmaz. İnsanların o şeyleri olma noktasında yüzyüze geldikleri durumlar ve bu durumlara takındıkları tavır belirleyicidir.”
Kârlı Taş
19. asrın âlim, şair ve sûfîlerinden Hasırcızâde Mehmed Ağa, Sadrazam Fuad Paşa'nın parmağındaki yüzüğe merakla bakar ve "Paşam ne taşı bu?" diye sorar. Elmas olduğunu öğrenince de: - Bu taş sana kaç para getiriyor, diye sorar. -Hiç, cevabını alınca: - Benim dede yadigârı bir taşım var.Her sene elli altın getirir, diyerek övünür. Paşa meraklanır: - Ne taşıdır bu, diye sorar. Hasırcızâde; -Değirmen taşı Paşam, karşılığını verir.
Sayfa 53
Reklam
1.000 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.