Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
196 syf.
8/10 puan verdi
Bir kitapta ancak bu kadar çok şey anlatılır hem de bu kadar yalın bir dille Nasıl ifade etmeli şiir gibi:)) sembollerle hayatın tam ortasında ve gerçek; bir nevi özet olmuş kitaplığınızda olsun ve yıllar sonra tekrar açıp okuyun bu kitabın eskimediğini görün
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,4bin okunma
400 syf.
9/10 puan verdi
Amanınnn, noldu şimdi bu kitapta? :O Sanıyor musunuz ki bu kitapta aradığınız cevaplara ulaşıyorsunuz hahaha çok beklersiniz.. O kadar dedim, her ne olursa olsun, kim isterse istesin şu Thomas'a ihanet etmeyin dedim ama nerdee. Ama Brenda'nın hayatımıza girmesine sevindim. Böyle bir distopyada aşk üçgeni olmaz diye düşünürken yazarın bunu yaratması hmm fena olmadı. O kadar çılgınlığın arasında belkide Thomas'ın akıl sağlığını koruması için iyi bir şeydir diye düşünürken sonundan nefret ettim. Teresa ile olduğu gibi Brenda ile de en son kısımda zihinden konuşması nasıl yani dedirtti? Thomas'a gerçekten de üzülüyorum. Bela kitabındaki Nathandan sonra bir de Thomas'ı okuyunca içimin çöktüğünü hissediyorum. Yazık be bunlar çocuk sadece diye bağırmak istiyorum. Ne deneylermiş bir bitmedi. Yazarın yarattığı dünya olağanüstü ama bana birazda sorularıma cevap lazım arkadaşım!. Şimdii sevgili yayınevi hemennnn üçüncü kitabı bize ver ;)
Labirent: Alev Deneyleri
Labirent: Alev DeneyleriJames Dashner · Pegasus Yayınları · 20147,8bin okunma
Reklam
328 syf.
7/10 puan verdi
Şiddetli bir çocukluk geçirmiş Bianca, artık 23 yaşına gelmiş bir kabin görevlisidir. En yakın arkadaşı Stephan bir homoseksüeldir ve Bianca'nın sahip olduğu tek ailedir. James ise yaşı belirsiz oteller sahibi milyarder çocuğumuz... O da ailesini 13 yaşında trafik kazasında kaybetmiş. Adam tam bir BDSM'ci. Bunun neden kaynaklandığını da ailesinin
Uçuşta
UçuştaR. K. Lilley · Aspendos Yayıncılık · 2014429 okunma
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Buğulu gözlerini, kapı ile televizyon sehpası arasındaki boşlukta duvara yaslı duran sandığa çevirdi. Uzun ve dalgın bakışlarla sandığı süzdü. Sonra yutkundu. Kırışık ve dar anlının altında iki küçük lamba gibi parıldayan gözlerini tekrar resme kaydırdığında Gülfidan’ı ile bakışları kenetlendi. Konya sokakları kadar soğuk ve donuk iki masum
Şizofrenin Kamburu
Şizofrenin KamburuArifzade · Mola Kitap · 201215 okunma
Derdi ki; "İnsan hayatının normal amacı, dört mevsimde de, yani hayatın dört çağında da, fazla hoplayıp zıplamadan yaşamak ve son güne kadar, hayat kadehinin tek damlasını bile israf etmemektir. Ağır ağır yanan bir ateş; ne kadar şiirsel olursa olsun, şiddetli bir yangından daha iyidir." En sonunda da şunu eklerdi; " Bütün bu düşündüklerimi gerçekleştirebilirsem mutlu olacağım, fakat fazla umudum da yok. Çünkü bunu gerçekleştirebilmek çok zor bir iş."
Her ciddi siyasi protesto mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de beter olacağı için protesto eder insan. Barikat kurarak, silahlanarak, açlık grevi başlatarak, omuz omuza haykırarak ya da yazarak karşı çıkar; çünkü gelecekte ne olacak olursa olsun, içinde bulunduğu ânı kurtarmaktır derdi. Protesto, sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. Bu sebeple, gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir protesto. Her an gibi geçici de olsa iz bırakır. Geçip gitse de belleklere kazınmıştır. Protesto aslında başka, daha adil bir gelecek için göze alınmış bir fedakârlık değildir; içinde bulunulan zamanın kifayetsiz bir kurtarılışıdır. Mesele, kifayetsiz sıfatıyla tekrar tekrar nasıl yaşanabileceğidir.
Sayfa 87
Reklam
Alo baba sen misin nasılsın?Allahıma bin şükür ben burda iyiyim... Ne olsun be baba güzel geçiyor günlerim silah elimde hergün iştima nöbetteyim. Annem nasıl baba ağlamıyor değilmi? Söyle nolur ağlamasın bırakmasın kendini... Doğudayım tehlike evet biliyorum baba! Korkmuyorum elbet vatana kan can feda... Kardeşlerim nasıl sınıfı geçtilermi?
Bu savaş sever asrın için de Sen yolu buradan geçen son iyilik olmalısın Bize bakmadan geç bu defa say ki bittik Bu ikidir çocuk kavrama cesedimin ortasından. And olsun ki Bakışlarına yakalandığım an Ölmek denilen illet ile Parmak uçlarımdan saçımın teline titriyorum... HiraiZerdüş
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
"Uygar toplumlarda kullanımları nasıl olursa olsun, aynalar, tüm şiddete dayalı ve kahramanca eylemler için gereklidir. Napolyon ve Mussolini her ikisi de, bu nedenle kadınların zayıflığı üzerinde önemle dururlar, çünkü kadınlar daha aşağı düzeyde olmasalardı büyüteç işlevini yerine getiremezlerdi. Kadın, gerçeği söylemeye başlarsa erkeğin aynadaki görüntüsü küçülmeye başlar; yaşam karşısındaki uyumluluğu yok olur. Aynadaki görüntü son derece önemlidir, çünkü canlılığı pekiştirir; sinir sistemini harekete geçirir. Bunu elinden aldığımızda erkek, kokaini elinden alınan bir uyuşturucu bağımlısı gibi ölüp gidebilir."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.