Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güzel birliste okumadıklarımı okuyacağım 1. Schopenhauer : Say yayınları dizisi , İsteme ve Tasarım olarak dünya , aşkın metafiziği , 2. Rudiger Safranski : Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi) 3. Nietzsche : Böyle buyurdu zerdüşt, Putların Alacakaranlığında, İyinin ve kötünün ötesinde 4. Soren Kierkegaard : Korku ve Titreme
Ünlü İspanyol düşünürü Ortaya Y.Grasser "bütün yaratıklar içinde, bir iç dünya yaratarak, bu iç dünya ile dış dünyayı ahenk içinde tutmaya çabalayan tek yaratık insandır."der.
Reklam
X kişisi Ateş Yolu'yu yorumladı, Y kişisi Doğu Yolculuğu'yu okudu. Bu eklerdeki yanlışlıklara bir çözüm getirilebilir mi acaba? Kitap sitesindeyiz, bu tür hataların en çok göze battığı ve en az düzeyde olması gereken bir yerdeyiz. Teşekkürler.
HULÂSATÜ’L-HAKÂYIK VE MEKTÛBÂT-I HÂCE MUHAMMED LUTFÎ M. NİHAT MALKOÇ “Hulâsatü’l Hakâyık” Erzurumlu Hâce Muhammed Lutfî(Alvarlı Efe Hazretleri)’nin en önemli eseridir. Bu kitapta Efe Hazretlerinin birbirinden derin mânâlı âşıkâne, ârifâne, âlimâne, mürşidâne şiirleri bir araya getirilmiştir. Bu şiirlere baktığımızda çoğunun Divan
"Bu acılar labirentinden nasıl çıkabiliriz?" -A.Y.
Sayfa 224Kitabı okudu
...şu an insanın inanılmaz bir yaratma kapasitesi olduğuna inandığı, fakat ne yaratacağını bilmediği bir zamanda yaşıyoruz. Bu insan her şeyin efendisi fakat kendi kendisinin efendisi değildir. Kendi yarattığı bolluğun ortasında kaybolmuş gibi hissetmektedir. Kendi emri altında her zamankinden daha çok araçla, daha çok bilgi ve teknikle öyle görünüyor ki bugün dünya, daha önceki berbat dünyayla aynı yolda ilerlemektedir; yani akıntıya kapılmış, sürüklenip gitmektedir.
Sayfa 40 - Babil yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Y. Kadri, F. Rıfkı ve Yahya Kemal akşam yemeği için buluşmuşlardı. Sohbet ederlerken hükümetin kadın giyimi konusundaki bu rüküş girişiminden söz açıldı. İslamlık gibi evrensel bir dini, giyim-kuşama indirgeyen bu çapsız yaklaşımı üçü de yadırgamıştı.
CEMAL SÜREYYA'NIN SOYADINDAKİ "Y" HARFİNİN YOK OLUŞ HİKAYESİ Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır..Ve sınıflarında 'Muazzez Akkaya' isminde bir de kız varmış..İkisi de bu kızı gizliden gizliye severlermiş..Sınıfta gün boyu aynı kıza duydukları ilgiyi birbirlerine anlatırlarmış..Hatta Muazzez'e yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlarmış..Sonra bu aşk, zamanla kızışmış ve birbirlerine 'ben elde ederim, sen edersin' derken 'kim elde edecek?' diye iddiaya tutuşmuşlar..Kaybeden büyük bir bedel ödeyecek demişler..Ve bu bedel ömrü boyunca üzerinde kalacak..Bedene fiziksel bir zarar olmayacak diye de karar kılmışlar..Ve sonunda adını değiştirmeye gelmiş olay.. Cemal Sürey(y)a kazanırsa ;Sezai Karakoç'un soyadı 'Karkoç' olacak.. Sezai Karakoç Kazanırsa ; CemaL Süreyya'nın soyadı 'Süreya' olacak. Tahmin ettiğiniz gibi kızı Sezai Karakoç elde eder ve onunla çıkmaya başlar. Cemal Süreyya da gidip tek 'Y' harfini attırır soyadından.. İşte Süreyya'dan Süreya'ya geçiş dönemi böyle olmuştur.. Peki sonrasında ne oldu? Muazzez Akkaya Sezai Karakoç'un kendisi ile bir iddia sonucu çıktığını öğrenir. Biraz da sorunları olan Muazzez bunu kaldıramaz ve okulu bırakıp ve memleketi oLan Geyve'ye gider. Sezai Karakoç bu duruma çok üzülür ve Muazzez Akkaya'ya ithafen Mona Rosa'yı yazar.. Şair Karakoç,1950 yılında Mülkiye'de öğrenci iken yazmıştır bu şiiri..Ancak 2002 yılına kadar yayımlanmamıştır... "Mona Roza" Türk edebiyatının en mahrem akrostiş şiiridir..Şiirin her kıtasının baş harfine bakar mısınız... Şehir efanesi olabilir ama Mona Rosa'daki akrostiş bunu ispatlar nitelikte.
214 syf.
·
Puan vermedi
Menocchio okumayı seven ve okudukları ile gerçekleri sorgulamaya çalışan bir değirmenciydi. Kiliseyi Kutsal Ruh'un yönettiğine inanmadığını, papazlar kendi keyiflerine bakarken halkı da susturabilmek için ellerinin altında tutmak istediklerini ve ekonomik gücün de kilisenin kontrolünde olduğunu dile getiriyordu. Ayrıca İsa Mesih' in asla ebedi Tanrı olmadığını, İsa Mesih'in ebedi Tanrı olsaydı kendisini yakalayıp çarmıha germelerine izin vermeyeceğini, çarmıha gerildiğine göre Tanrı olamayacağını dile getirmesi üzerine, 28 Eylül 1583 te Menocchio, Engizisyon' a ihbar edildi. Sonrasındaki 104 günlük sorgulama sürecinde zaman, zaman affedilmesi yönünde fikirlerinden vazgeçtiğini belirten yalvarmaları olsa da Engizisyon cezalandırılmasına karar vermiştir. Yaklaşık iki yıllık esaretten sonra bir takım şartlarla serbest bırakılsa da, yeniden depreşen fikirlerini dile getirmesi nedeniyle tekrar sorgulanmak sureti ile tutuklanarak idam edilmiştir. Kitabın tanıtım yazısı fevkalade olayı güzel dile getirmiş, 16. Y.Y. sonlarında meydana gelen bu durum ile günümüz kıyasladığınızda insan ister istemez medeniyet ve insanlık ne kadar mesafe kat etti diye sormadan edemiyor… 16. Yüz Yıl da ki bir değirmencinin okuma hırsı, okuma azmi ve yanlışları dile getirme yürekliliğine hayran olmamak elde değil. Zor şartlarda ve baskı altında okumaya çalışan, sorgulayan bir insan ile her türlü imkanın elinde olmasına rağmen okumayan ve sorgulamayan şimdiki neslin muhasebesini sizlere bırakıyorum…
Peynir ve Kurtlar
Peynir ve KurtlarCarlo Ginzburg · Metis Yayınları · 2021583 okunma
1.000 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.