İdam kararı verildikten sonra görüşmeye gittim. O görüşmede, "Baba," dedi, "akşam Moskova Radyosu'nu dinledim. Hiçbir tutar tarafımızı bırakmadı. Bizi yerden yere vurdu," dedi. Halbuki burada adamlar bizimkileri Sovyetler'e hizmet etmekle suçluyorlardı. "Neden sizi yerden yere vuruyorlar oğlum," diye sordum. "Baba, ben sosyalistim. Sosyalizmi istiyorum. Ama onun bunun kuyruğundaki sosyalizmi değil... Bağımsız sosyalizm bizimkisi... Yalnız Türkiye'ye özgü... Bunlar onun için bana düşman," dedi. Halbuki gazetelerde, mahkemelerde hep suçlama, "Bunlar dışarıdan para alıyor, destek, yardım alıyor." Böyle adama Bulgaristan, Moskova para verir mi? Kullanır mı? Moskova'da rejim yıkıldı gitti. Bütün arşiv, evraklar ortaya çıktı. Hani çıktı mı? Var mı böyle bir yardım kanıtı?
Sayfa 346Kitabı okudu
Aydın geçinen şeriatçılar, genç ve körpe kuşaklara Abdülhamit'i “Koca bir dağ" ve Kanuni’yi "bu dağ üzerinde bir çöp” olarak tanıtırlar. Oysa ki “Toprak kaybettirmemiştir” yalanlarıyla tanıttıkları o hain padişah, Bosna-Hersek ve Yeni Pazar ve Karadağ ve Romanya ve Bulgaristan ve Ardahan ve Batum ve Kıbrıs gibi toprakların kaybına sebep olduktan gayrı, bir de asıl, kötülüğü, cehaleti, iki yüzlülüğü ve halk düşmanlığı ile ün yapmış bir kişidir..
Reklam
I. Murad'ın Balkanlardaki ilerlemesi bir müddet sonra Avrupa'da tesir göstermeye başlamıştır. 1389 Kosova Savaşı müthiş bir cenktir, Sırbistan'ı geriletmiştir. Yunanistan'ın kuzeyi ile oradaki Haçlı ve Bizans kalıntılarına son verilmiştir. Bulgaristan da teslim olmuştur ve Bulgar tarihindeki Türk hâkimiyeti dönemi böylece başlamıştır. Papa V. Urbanus bu gelişmeler karşısında bir Haçlı Seferi düzenlemek istedi. Ancak insanları bir araya getiremedi.
Sayfa 116 - Kronik Kitap 4. BaskıKitabı okudu
Bulgaristan, Cihan Harbi'ne İttifak Devletleri grubunda katıldı ve yenildi. Savaş sonrası Paris Barış Konferansı'nda bir araya gelen galip devletler Bulgaristan ile Neuilly Barış Antlaşması'nı 27 Kasım 1919'da imzaladılar.
s.22-23
İkinci Viyana Kuşatması'nın hemen ardından gelen süreçte Osmanlılar ağır toprak kayıpları yaşadıysa da, bunun en önemli nedeni, karşısında aynı anda Avusturya, Lehistan, Papalık, Venedik ve Rusya gibi birçok Hıristiyan devletini bulmasıydı. Kısacası, Osmanlı lojistik hatlarının uzağında bulunup savunulması zor topraklarda alınan mağlubiyetlerin çok da abartılmaması lazım; şu hep askerî dehasından bahsettiğimiz Avusturya kumandanı Eugène de Savoie de Tuna'yı geçip Bulgaristan içlerine varınca lojistik sıkıntılarla boğuşmak ve geri çekilmek zorunda kalmamış mıydı? Kaldı ki, Osmanlılar tek tek yakaladıklarında rakiplerine diz çöktürmekte hâlâ sıkıntı çekmiyorlardı. 1711'de Rus ordusunu kıskıvrak yakalamayı başarmışlardı; Mora'yı Venediklilerden, Belgrad'ı Avusturyalılardan geri almasını da bileceklerdi. Hem Virginia Aksan'ın hem de Gábor Ágoston'un çalışmalarının da gösterdiği gibi, bu anlamdaki ilk kırılma 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı'yla olmuştu. Bu savaştan sonra Osmanlıların lojistik ve teknolojik anlamda Avrupalı devletlerin gerisinde kaldığı kesinleşmişti; araya bir de Sanayi Devrimi girince fark kapanamayacak hale gelecekti.
Sayfa 22 - Kronik Kitap
''Kürtleri yoğurup kendimize mal-etmek şarttır.''
Yavaş yavaş doğmakta olan Arap, Kürt ve Arnavut milliyetçiliklerinin önüne geçmek ve bu Sünni Müslümanları, hem imtiyaz dağıtma yoluyla hem de Aşiret Mektebi gibi okullar aracılığıyla Türklerin egemen olacağı Müslüman-Osmanlı vatanseverliğine bağlamak gerekiyordu. Abdülhamid'in bizzat kendisi bütün bu yaklaşımı hatıratında birkaç cümlede özetlemiştir: ''Yabancı dinden olanları, kıymık gibi kendi etimizi, kendimiz soktuğumuz devirler geçti. Devletimizin hudutları dâhilinde ancak kendi milletimizden olanları ve bizimle aynı dini inançlara paylaşanları kabul edebiliriz. Türk unsurunu kuvvetlendirmeye dikkat etmeliyiz. Bosna-Hersek ve Bulgaristan'daki Müslüman halkın çoğalıp artanını muntazaman buraya getirip yerleştirmeliyiz. Muhaceret yalnız milli kudreti artırmakla kalmayacak aynı zamanda İmparatorluğumuzun iktisadi kudretini de fazlalaştıracaktır. Rumeli'nde ve bilhassa Anadolu'da Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve her şeyden evvel de içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal-etmek şarttır.''
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.