448 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
196 günde okudu
“BİLMEK VE EYLEME GEÇMEMEK, BİLMEMEKTİR”
“Gün doğduğunda uyandı, bir duş yaptı, sinekkaydı tıraşını oldu, üstüne Kalkan topluluğunun üniformasını geçirdi. Bugün intihar edip kafasının kesileceği gündü.” Böyle anlatıyor marguerite yourcenar, “mişima ya da boşluk algısı” kitabında Mişima’nın intihara giden yolunu. Yazar, aynı kitapta; "bu meşrutiyetçi imparatora sadakatiyle sağcıdır,
Kaçak Atlar
Kaçak AtlarYukio Mişima · Can Yayınları · 2015296 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
KUŞKESEN’E DAİR Kuşkesen, Yücel Öztürk’ün Ötüken’den (İstanbul-2021) çıkan, yedi hikaye, doksan altı sayfadan oluşan son hikaye kitabı. Kitap ismini ikinci hikayeden alıyor. “Kuşkesen” ismi kuşları kesen yani öldüren anlamını çağrıştırıyor ilk okunduğunda fakat öyle değil. Kuşkesen, tahtadan kuşlar yapmak demek. “Neden kağıttan değil, kumaştan
Kuşkesen
KuşkesenYücel Öztürk · Ötüken Neşriyat · 202140 okunma
Reklam
Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi Ne kapanan kapılar Ne yıldız kayması gecede, ne güz Ne ceplerde tren tarifesi Ne de turna katarı gökte İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık! İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini Birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken Duvarlara
"Şiir her zaman barıştan yanadır. Çünkü insanlığın bütün kazanımlarını yok eden, onun felaketi haline gelen savaşlar şiirin doğasına aykırıdır. Bulutların adam öldürmediği, çocukların şeker de yiyebildiği, mutluluğun resminin çizebildiği bir dünyadır şairlerin özlemi. Şiirin özü insandır,şairin düşü de insanlığın barış içinde yaşamasıdır. Ancak şairlerin arzuladığı;istendiği zaman herhangi bir bahane ile bir cam şişe gibi kırılan barış değil, asla yıkılmayan, bozulmayan kalıcı bir barıştır. "
Matematiğin Kısa bir Tarihi Bu konuşmada sizlere, Matematiğin nasıl başladığı ve hangi aşamalardan geçerek günümüze geldiğini anlatmaya çalışacağım. Bir Matematik tarihçisi olmadığımı, anlatacaklarımın okuduklarımın bir sentezi olduğunu, orijinal çalışmaları inceleyerek hazırlanmış bir konuşma olmadığını belirtmek isterim. Giriş. Matematik
Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, fâidesiz kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?" "Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlâhîdir, fâidesi uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenâb-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız." "Gerçi yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkânı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zât, onu besliyor, rızkını veriyor. Hattâ en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu mânâyı anlar ki: 'Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zât, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının fâidesi olmaz. Öyleyse Ona yalvarmalıyız.' der, tam imanlı bir çocuk olur
Reklam
874 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.