Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sapan ve Taş
İlk intifada günlerinden beri mazlum Filistinliler, işgalcilere karşı silah olarak sapan ve taşı seçmişlerdir. Aslında bu sadece bir çaresizlik ve yokluktan kaynaklanan bir tavır değildir. Bunun arkasında dini ve tarihi açıdan çok anlamlı bir arka plan vardır. Buna göre sapan ve taşın üç olumsuz anlamı vardır. İlki, genç Davud'un, İsrailoğullarının en azılı ve güçlü düşmanı Calut'u sapanıyla attığı taş ile alnından vurup öldürmesi; ikincisi Yahudi şeriatinde zina edenlerin recm uygulamasıyla taşlanarak öldürülmesi; üçüncüsüde hacda şeytanın taşlanması. İşte bundan dolayı, sapanla taş atma, Yahudilerce psikolojik olarak çok ağır hakaret olarak algılanmaktadır.
Sayfa 272Kitabı okudu
Ülen Bünyamin
"Peder. O mahlukları Tanrı yarattı, değil mi?" "Hay üstüne iyilik sağlık çocuk. Tabii ki O yarattı." "Peki bunu neden yaptığını hiç düşündünüz mü?" Büyükbaba elini Benjamin'in omzuna koydu ama çocuk hissetmedi. "Yani işte Tanrı neden dinozorları yaratıp sonra hepsini yok etmiş?" "Tanrının işine akıl sır ermez ama-" "Ben de hiç erdiremiyorum zaten," dedi Benjamin,
Reklam
“Eğer bu dünyadaki en büyük amacın bilmekse, daha öğreneceğin çok şey var” dedi, “Belki de bunları benden öğreneceksin. Çünkü bazıları bilgiyi medresede, bazıları ise viranelerde ararken, ben onu başka bir yerde arıyorum. Peki sen nerede arıyorsun?” Bünyamin kararlı bir sesle cevap verdi: –“Dünyada”.
Sayfa 152 - İletişimKitabı okudu
"Artık [bana düşen] sabr-ı cemil (fesabrun cemilun)." (12:18) Hz. Yakub, Hz. Yusuf'un yokluğundan dolayı hissettiği kederin ne zaman sona ereceğini bilmediği için sürekli ve daimi bir sabır sergilemeye mecburdur. Buradaki sabr-ı cemil tabirine -un ekinin takılması, bunun bir fiile bağlı olmadığını dolayısıyla da zamanla vedeğişimle sınırlandırılmadığını gösterir. Daha sonra en küçük evladı Bünyamin Mısır'da tutulduğunda da Hz. Yakub, aynı cümleyi tekrar eder (12:83). Sabr-ı cemil tabirinin geçtiği diğer yer, karşılıklı bir konuşmada değil, Allah'ın Hz. Peygamber'i (sav) teselli etmek için bizzat ona hitap ettiği bölümdedir: O hålde sabr-ı cemil (sabren cemilen) ile sabret (70:5) Bu örnekte sabr-ı cemil ifadesine -en takısının gelmesi, söz konusu sabrın bir fiilin nesnesi olduğunu ve dolayısıyla zamanla kayıtlı bulunduğunu gösterir. Bu da gayet yerindedir, çünkü bir sonraki cümle ilahi bir güvence vermektedir: 𝙊𝙣𝙡𝙖𝙧 𝙤𝙣𝙪 𝙪𝙯𝙖𝙠𝙩𝙖𝙣 𝙜𝙤̈𝙧𝙪̈𝙧𝙡𝙚𝙧 𝙫𝙚 𝘽𝙞𝙯 𝙤𝙣𝙪 𝙮𝙖𝙠ı𝙣𝙙𝙖𝙣 𝙜𝙤̈𝙧𝙪̈𝙧𝙪̈𝙯. (70:6-7)
"Hayat bana göre iniş çıkışları olgun bir kabullenişle yaşama sanatıydı."
Reklam
Kudüs ve Kudüs'ü anlatmak, orada yaşamak kadar zor.
"Dostluk böyle bir şey olmalı: Her zaman mantıklı kararlarla değil; duygusal tepkilerle, güçlü bir koruma duygusuyla, bazen kendine yakışmayacak şekilde bazen de adaletsizce dostunun yanında olma hali. Dostunun hatasına ortak olma hali..."
"Çocuklar, arkadaşlarının kusurlarıyla alay ederken dünyanın en acımasız canlıları olabildikleri gibi en merhametli canlıları da olabilen, esasen insan tanımının tam karşılığı olan varlıklar değiller mi?"
"Aile olmanın, birbirinin hayatına müdahale etmeyi değil, dayanışmayı gerektirdiğini açıklayacakken vazgeçmiştim. Bu bir açıklama değil, hatırlatma olurdu."
Reklam
"Nitekim insan mutsuzluğa doğru yola çıksın işte; inatla gaza basmak istiyor..."
"İçimde bir yola çıkmanın heyecanıyla birlikte bilmediğim bir yolda olmanın tedirginliğini aynı anda taşıyordum."
Koreli Kore'de düşmanı kestiyse Bünyamin de yüzlerce yunanı öldürmüştü Kurtuluş Savaşı'nda...
Hz. Yusuf hikayesinden bahsetmiştik. 11 kardeşten en küçükleri olan Bünyamin dışındaki kardeşleri birlik olup Hz.Yusuf'u kuyuya atmıştır.Yıllar sonra Hz. Yusuf babası Hz.Yakup ile birlikte kardeşlerini de Mısır'a aldırmış, orada yaşamalarını sağlamıştır. İşte bu kardeşlerden zuhur eden kavimler İsrailoğulları kavmini (Yakupoğulları) oluşturmuşlardır. Birbirleri ile bir türlü geçinemeyen, her defasında hır gür çıkaran bu kavimler, yine kendi kitaplarındaki anlatıma göre Kızıldeniz'den geçerken dahi Hz. Musa'yı üzmüşlerdir. Hz. Musa Kızıldeniz'i geçip Firavun'un zulmünden kurtulmak için suya yöneldiğinde asasını suya dokundurmuş ve önünde devasa bir kanal açılmıştır. Sular adeta kenara çekilmiş bir duvar gibi durmuş, ortada boş bir yol oluşmuştur. İsrailoğullarının bu kanal ile karşı sahile çıkıp kurtulmak için bir an önce buraya yönelmeleri gerekmektedir. Ancak böyle olmaz. Her bir kavim, bir diğer kavmin geçeceği bu yoldan geçmeyeceğini, kendileri için ayrı bir yol açılmasını ihtar eder. İsrailiyyat kaynaklarına göre Hz. Musa asasını suya 12 defa dokundurmuş ve açılan her bir yoldan ayrı bir İsrailoğlu kavmi geçerek kurtulmuşlardır.
Sayfa 31 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
simdi vaktidir Horasan'dan uçmanın șimdi Anadolu'ya birken kedere. şimdi Salar'n, Köroğlu' nun, Yusuf'un simd asil Ebu Ammar'in dirilişi çöle. simdi judaik efsaneler vaktidir. şimdi okyanus, șimdi deniz, şimdi Bünyamin simdi terkibe girmenin, birikmenin, şimdi dağdaki kızlanı sevmenin șimdi Yemen illerinde ölmenin nice, şimdi Ol şatta dökülmenin gürül gürül. şimdi Goran'a, Nâzım'a Firdowsiye şimdi Mahir'e, Deniz'e, Mazlum'a gitmenin simdi Habil ve kabil'le barsmann. şimdi unutmanun vaktidir
Sayfa 53 - Dara yayinlariKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.