Aşk duyguların en güzeliydi,
Ama en tehlikelisi…
Aşk, tezat duygular içerisinde kendine bir yer ararken, bu arayışta bir kayboluşun hikâyesidir “Othello”. Salt kötülüğün saf iyiliği yutuşunun, öfkenin sevgiyi yenişinin kitabıdır.
Şimdi nasıl inanabilirim iyilerin de bu dünyada kazanabildiğine?
Bana kalırsa kitabın adı Iago’nun Kalbi de olabilirdi. “Iago’nun Kötü Kalbi”.
Hırsın, öfkenin, nefretin bedene bürünmüş hali olan Iago, kalbi baştan aşağı aşkla dolu olan bir adamın bile kalbini nefretle doldurabilecek kadar kötü birisidir çünkü.
Çünkü tek bir kötü kalp, tüm güzel kalplerin ışığına gölge düşürebilir.
Güzeller güzeli Desdemona kıymetli babasını bile karşısına alıp sevdiği adam olan Mağripli Othello ile evlenir. Onun sevgisinden ve aşkından o kadar emindir ve ona öylesine, ölesiye âşıktır ki, aşkının karşısında kimse duramaz. Ama ne yazık ki gerçek bir aşk değildir bu. Gerçek olsaydı eğer; Othello, Iago’nun nefret tohumlarını kalbine ekmesine ve onları filizlendirmesine izin verir miydi?
Ah Othello,
Nefretle doldurduğun bu kalbi ölüm bile boşaltamaz artık. Sen Desdemona’nın beyaz kumrusunu öldürdün. Sen bu çirkin dünyada var olmayı başaran aşk kadar güzel bir duygunun katilisin.
Sen en güzel duyguların katilisin.