Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
HÜKMEDENLER VE DİN
İnsan davranışlarında ekonomi en önemli unsurdur. Gelirin adaletsiz dağılımı, halkı daima huzursuz etmiştir. Herkesin, daha iyi yaşamak istemesinden daha normal bir şey olamaz. Bu nedenle, yoksul sınıflar daima zengin sınıflara karşı bir kıskançlık duymuşlardır. Bunu da ancak, şartlar ortaya çıktığında, genelde patlama şeklinde gösterirler.
peyote*
, "baş dönmesi, bir mutluluk hali ve her türlü algıya, duyuya ve iç zihinsel olaylara karşı dikkatin artması" durumuna yol açıyordu. Algısal değişimlerin seyri önce canlı ve kendiliğinden oluşan, sonra yanılsamalara ve sonunda görsel halusinasyonlara dönüşen görsel imgeler biçimindedir. Duyular çok geniş bir yelpazeyi içererek şiddetlenir ve öfori, duygu yitimi, huzur ve endişeyi kapsayabilir. Düşünceler karmaşık gerçeklerin çözümlenmesine ya da aşkın sorunlara doğru kayar. Bilinç tüm bu tepkileri aynı anda kapsayacak biçimde genişler. Halüsinojen ilaçtan yüksek dozda alınmasının ardından daha sonraki aşamalarda şahıs, kişisel kimliğin yok olmasıyla birlikte doğayla bir bütünleşme duygusu yaşayabilir ve bu, uhrevi bir mutluluğa ya da hatta vecde yol açabilir. Kişinin o anın gerçeğiyle temasını yitirmesine yol açan asosyal bir tepki de oluşabilir. Kişi, kendi bedenini terk ettiği duygusunu yaşayabilir, gayet ayrıntılı hayaller görebilir yahut ölümün gelmekte olduğunu hissedebilir ve bu, korku ve paniğe yol açabilir. Yaşanacak deneyimi belirleyen şey kişinin ruhsal durumu, kişilik ya-pısı, fiziksel ortam ve kültürel etkilerdir.
Sayfa 40 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
419 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İyi Akşamlar. Küreselleşme hakkında ne biliyoruz? Bizler daha çok günümüzde dilimize yerleşmiş bir söz olarak düşünsek de bunun bir tarihi olduğu kadar amacı ve ne olduğuyla ilgili de düşünmeliyiz kanaatindeyim. Attila İlhan’ın yine varını yoğunu harcadığı HANGİ serisi de bu bağlamda çok belirleyici aslında. Tabii yine deneme şeklinde benzer
Hangi Küreselleşme
Hangi KüreselleşmeAttila İlhan · İş Bankası Kültür Yayınları · 201993 okunma
384 syf.
·
Puan vermedi
·
22 günde okudu
Müziğin Gücü Adına :)
Nörolog yazar Oliver Sacks "Müzikofili" kitabıyla müzik ile ilişkimizi vakalar üzerinden ilgi çekici bir şekilde bizlere sunuyor. Müzik birçoğumuzun hayatında yadsınılmayacak kadar önemli bir yer kaplar. Fark edelim ya da etmeyelim müzikle bir bütünleşme içerisindeyiz. Kitapta bu durumu özetleyen çok güzel cümleler var. Bunlardan biri de şu: " Ait olduğumuz kültür, hayat koşullarımız, bireysel yetenek ya da zayıflıklarımız müzik yatkınlığımızı biçimlendiriyor fakat müzik algısı doğamızın öyle derinlerine gömülü ki, doğuştan gelen bir yatkınlık olduğunu akla getiriyor. " Başarılı bir kariyere sahip olan Oliver Sacks müziğin çok farklı yönlerinden bahsediyor. Aslında Sacks eğlence, dinlenme, kariyer gibi rollerine alışık olduğumuz müziğin birde tıpta kullanımını da bizlere gösteriyor. Oliver Sacks doktorluğu esnasında karşılaştığı vakalar üzerinden, müziğin bu hastaların tedavisinde bizzat ya da yardımcı araç olarak nasıl kullanıldığını , hastalıklar üzerinde olumlu ve olumsuz yönlerini bize sunuyor. Kitapta tıbbi terimler olmasına karşın küçük bir araştırmayla herkesin okuyabileceğini düşünüyorum. Özellikle Nöroloji ve müziğe ilgi duyanların okuyup sevebileceği bir kitap. Uygulamada okunma sayısının az olması beni üzsede herkese önerebileceğim bir kitap oldu. Hoşca kalın. :)
Müzikofili
MüzikofiliOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 2019141 okunma
Ne kadar çok sayıda insanın bir takım kurallar kullana­rak uykularını bozduklarını bilmek ilginçtir. Uykuyu engel­lemenin en iyi yöntemlerden biri de bine kadar saymak, sonra geri saymaktır. Bu iki saat sürer ve hasta iki saat boyunca uyumamış olur. Yine de bunu uykusuzluğa karşı bir çare sanar, oysa durumu kendisi yaratmaktadır.
“Belki hiçbir zaman ulaşamayız ama insanın karşısına çıkan tüm zorlukların üstesinden gelebileceği ideal bir durumu hayal etmekte mümkündür.”
Sayfa 318Kitabı okudu
Reklam
Durruti büyük bir örgütleyici olarak ortaya çıktı. Onun gözünde devrim, cisimleşmemiş siyasi fikirlere Bunlar tecrübeyle ve kolektif öğrenme yoluyla hayat bulurdu. Bu pragmatizm, düşüncelerinin CNT'ye kendini dayatan gerçeklerle temas halinde gelişmesine izin verdi. CNT, 1,5 milyondan fazla sendika üyesine sahipti ve bu da ona öncü bir rol
Bir insanla ya da durumla ilgili olumlu hislerimiz varsa, bu işleri çizmemiz istendiğinde bir çember ya da yin yang gibi şekiller çizmeye daha meyilli oluyoruz. Yuvarlak şekiller, duygusal anlamda bütünleşme, kabul etme ve kabul görme hissini veriyor. Çatışma durumu ise daha keskin, sivri şekiller, mesela çarpılar üzerinden buluyor ifadesini. Doğada da dost olan varlıklar yuvarlak. Yunusların bizim için tehlike arz etmediğini onlara bakar bakmaz hissediyoruz mesela. Canlılar kendilerini korumak için sivri şekillerle evrimleşiyorlar. Kirpinin dikenleri, gülün dikenleri, geyiğin boynuzları, köpekbalıklarının dişleri bu sivri şekillere örnek. Oturmaya daha yeni başlamış bir bebeği çıplak bacakları ile çimenlere oturtmak istediğinizde bebek hemen kendisini koruma içgüdüsüyle bacaklarını kaldırıyor, oturmamak için. Sivri şeylerin bizim için dost olmadığını içgüdüsel olarak biliyoruz. 
ELLEŞMEYİ AKLAYALIM
İnsan olmak için doğduğumuz andan itibaren dokunulmaya muhtacız. Şöyle ki, daha annemizin karnında ilk var olmaya başlarken dahi bize temas eden bir dış dünya var sonrasında doğum gerçekleşirken de bu süreç devam ediyor doğum anı bir nevi dokunulma anı hatta bize temasın şekil değişikliği eşiği. Doğduktan sonra da dünyanın temasına muhatap
Tanıdık. 5, 7, 9 etkileyici. Şu an ki durumu yaşattı.
otoriter-devlet biçiminin kendine özgü dokuz niteliği...1) iktidar, ya­samadan yürütmeye devredilir ve yürütme içinde -genellikle kişisel yönetimin ortaya çıkışıyla birlikte başbakanın veya yü­rütme gücüne sahip cumhurbaşkanının elinde- yoğunlaşır; 2) devletin üç aygıtı ,- yasama, yürütme ve yargı- arasında bütünleşme eğilimi artar ve tekil ve
Sayfa 100 - İletişim Yayınları.
Reklam
84 syf.
9/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
İlk olarak kitaba ismini veren "Şeffaflık" üzerine kitaptan anladıklarımı yazmak istiyorum. Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu bir çağda "Şeffaflık" kavramı bireye kendini güvende hissettiren bir durum olsa da aslında toplumu kontrol altına alan bir şeydir. Şeffaflık bireyi saydam hale getiren bir durumdur. Bu da kontrol ve
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,094 okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Yalın tutku -annie Ernaux
Yalın tutku annie Ernaux'un boşuna ödül almadığının kanıtı bir kitap, elli sayfalık bir şaheser bence.bu kadar kısa ve etkileyici çok az edebi eser vardır. konusu ismi ile aynı;tutku ve aşk. iki insan arasındaki kaçamak ,cinsel bir tutku hali bir saplantı gibi görünse de aşk ve arzuya dönüşmesi .kitabın anlatıcısı kadının beklentisi ,özlemi,ruh hali o kadar samimi ve yalın bir dille anlatılıyor ki . Kesinlikle muhteşem. Buradaki aşk hali kadının adama olan tutkusu, hisleri, karşıdakini bir yabancı olmasına rağmen ona olan saplantısı ,onunla bütünleşme çabası,çok içten. tabiki şuna belirtmek gerekir bu satırları anlamak için bu yoldan daha önce geçmek gerekiyor.hani şarkı da söylediği gibi "aşk sadece anlayana " aşktan anlayana hitap ediyor.bu anlatıcının yada tutkuyu yaşıyanın cinsiyeti , statüsü yaşı mesleği ile alakalı değildir.bu bir ruh hali bence sürekli onu görme onu isteme hali bu bir uyuşturucu madde etkisi gibi ...kalbin akla galibiyeti bu ondan başka bir şey düşünmeme durumu bu herkesin anlayacağı bir durum değil bu. Aşk kadar az kelime ile ancak bu kadar yalın süzsüz ve cesur anlatılabilir.
Yalın Tutku
Yalın Tutku
Annie Ernaux
Annie Ernaux
Yalın Tutku
Yalın TutkuAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20223,912 okunma
Denebilir ki, çocuğun ruhu, normal bir hayata ulaşma imkânını verecek bir bütünleşme organının varlığını gerektiren çocukluk yaşantılarından ya da durumlarından doğmuştur. Ruh böyle bir normal hayatı her bir durumu değerlendirerek ve organizmayı bir sonraki duruma doğru yönelterek ve bütün bunları içgüdülerin en iyi şekilde tatmin edilmesini sağlayarak, sürtüşmeleri de en aza indirecek şekilde gerçekleştirerek mümkün hale getirmektedir. Çocuk, böylece bir kapıyı açabilmek imkânını veren "boylu boslu olma" gibi bir duruma, birtakım ağır eşyaları kaldırabilme yeteneğine ya da başkalarının emretme ve bu emirlere itaat edilmesini bekleme hakkına aşırı derecede bir değer vermeyi öğrenmektedir. Ruhunda, gelişmek, başkaları kadar, hatta başkalarından da güçlü olmak isteği doğmaktadır. Kendi çevresindeki kimselere egemen olmak, hayatının başlıca amacı haline gelmektedir; çünkü, onu aşağı bir durumda görüyormuş gibi hareket etmekle birlikte, büyüklerin çocuğun zayıflığından ötürü ona karşı birtakım yükümlülükleri bulunduğunu da hissetmektedir. Bu durum karşısında çocuğun iki şekilde hareket etmesi mümkündür: bir yandan yetişkinlerin davranışlarını ve yöntemlerini fark etmiş olması nedeniyle kendisinin de aynı şekilde hareket etmeye çalışması; öbür yandan yine aynı büyüklerin çocuğa yardım etmelerini gerektiren kaçınılmaz bir etken olarak gördükleri zayıflığını kanıtlamaya uğraşması. Çocuklardaki ruhsal eğilimlerin bu şekilde bir çatallaşması her zaman karşımıza çıkacaktır.
Sayfa 30
81 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.