Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Julius Fucik (Fuçik okunuyor), 1942 yılının ılık bir bahar akşamı Nazilerce tutuklandı. Çek Komünist Partisi’nin çıkardığı gazetenin yayın yönetmeniydi. Direnişin önderlerindendi. Cezaevinde ağır işkencelerden geçirildi. Konuşmadı. 6 hafta sonra Naziler, onun direncini kırabileceğini düşündükleri bir yöntemi denediler. Sabaha karşı 3’te
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/480795/Ask_direnmektir.html
Reklam
Gece Uçuşu
Tepeler, uçağın altında, gölgeden izlerini akşamın altınına gömüyordu şimdiden. Ovalar yıpranmaz bir ışıkla aydınlanıyordu: bu ülkede ovalar, kıştan sonra kırlarını sermeyi nasıl bitiremiyorlarsa şimdi de altınlarını sermeyi bitiremiyorlardı. Güneyin en ucundan gelip Buenos Aires’e Patagonya postasını taşıyan pilot Fabien, bir limanın suları
Sayfa 14 - Dedalus Yayınları
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır. Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü
Sen, sen olarak yok olmak zorundasın, o zaman gerçek ortaya çıkar. Gerçeğin ne olduğuna dair hiçbir fikre sahip değilsin, rüyalarında bile. Sen gerçek dışısın ve gerçek dışılıkta yaşıyorsun. Rüyalarda yaşıyorsun, uykuya dalmış vaziyettesin. Uyanışın nasıl bir şey olacağını kavrayamazsın. Yalnızca bir tek şey söylenebilir: Bildiğin hiçbir şeyi
Aşkı neden bu kadar küçük ve alay konusu olarak görüyorsunuz? Gerçi o bir hastalıktır,ama bazı çocuk hastalıkları gibi herkesin başına gelen cinstendir. Şunu da unutmayın ki,evlilik aşısı olmadığı gibi onun yaşı ve zamanıda yoktur. Büyük Alman şair Goethe, torunu yerindeki Margeritte’ye, büyük şair Abdülhak Hamid torunu yerindeki Lüsyen’e aşık olmadı mı? Esrar Dede’nin “Aşk olmasa ey dil seni biz neylerdik?” demesi ne kadar yerindedir.
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
İyi bir kitap
Mehmet Akif Ersoy İstiklal marşı yazarımız Mehmet Akif Ersoy… “Kahraman Ordumuza” başlığı ile kurtuluş savaşından çıkmış bir millete bu adla şiirini hediye etmişti. Şiirini safahat adlı kitabına koymamıştı. Bunun nedeni kendine sorulduğunda: “Bu benim değil, milletimin malıdır.” Diyordu. Bu marşı yazan şair, sadece yazmamakla kalmayıp bunu bir
iki yüz bu kadar sene evvelin insanlarını kendinde yaşıyor sanan adam, o kadar hayran olduğunu sandığı, sevmekten korktuğu, hatta artık sevdiğini kabul ettiği, bir daha göremeyeceği için üzüldüğü insanın kendisine söylediklerini doğru dürüst dinlememiştİ bile. Onu hiç anlamağa çalışmamıştı. Kendisi için bundan daha acı bir keşif olamazdı. Bu küçük tesadüf de göstermişti ki o sadece satıhta yaşayan insandır. Bu ışık altında bütün hayatını düşündü. Hakikaten büyük, sağlam, hiçbir taraf bulamadı. Hiç olmazsa kendisinden iğrendiği şu anda her şeyi böyle görüyordu. Aşk bile onda bir nevi kaybetme korkusundan başka bir şey değildi artık. Bunu anlamak için mutfaktaki sahneyi hatırlamak yeterdi, nasıl afallamıştı. Bu acı düşüncelerle Sabri bir gün ewel farkında olmadan hatırladığı şeylerin üzerine büsbütün başka bir gözle döndü ve onları teker teker mânalandırmağa çalıştı. Gene kadındaki o beklenmedik hâllerin, o çocukça tavırların, dalgınlıkların, acelelerin altında muhakkak çok mühim bir şey; bir sır bulunmalıydı. Artık ona sadece güzel, latif bir mahluk gibi bakamazdı, garip bir merhamet içini sardı.
342 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.