Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Romanın Hazırlanması ve Yayını
Bozkurtlar Diriliyor romanının yazımı 15 Nisan 1949'da bitmiştir. Hacaloğlu'nun kitabında 19 Ocak 1946 ile 16 Aralık 1948 tarihleri arasında Atsız'ın sadece sekiz mektubu vardır. Bunların hiçbirinde bu romanı yazdığından bahsetmiyor.
Şüphesiz daha pek çok mektup olmalıdır. Nitekim Hacaloğlu,
Küçük, utangaç ve ürkek bir kızken kimse hiç kimse anlamadı. Bana en yakın olan siz bile anlamadınız. Belki kendim bile anlamadım. Şimdi sık sık bunu düşünüyorum. Ve o zamanki kendimi anlamıyorum. Çünkü mucizelere inanan, gerçekliğin ilk nefesiyle uçup gidecek olan narin, küçük beyaz çiçeklere benzeyen düşleri olan bir kızın yüreğini kadınlar
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Adamdan sayılmayan küçük adamlar, bütün yükü çekerler de gık bile demezler, büyük adamlar gibi hazırdan yemezler, onun bunun sırtından geçinmezler. Asıl adam gibi adam olanlar, bunlardır ama ne yazık ki değerleri bilinmez...
Beterin beteri var daha yürek yakanları açlık gibi, yine de ilk öpüşmelerin buğday tarlaları içinde kaçamak sürtüşmelerle karışık kızlığın bozulması, Bedri bu, sonra adam uzun bıyıklı ve köpekler cılız ve uyuz, duvar dipleri, fıstık topladığı bahçede kimler oturur şimdi, babası Ethem bahçeyi çapalıyor, anası mutfakta, eziklik ordan, bu iyi olması
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
Yüzbaşım! Aşkı neden bu kadar küçük ve alay konusu olarak görüyorsunuz? Gerçi o bir hastalıktır ama bazı çocuk hastalıkları gibi herkesin başına gelen cinstendir. Şunu da unutmayın ki evlilik aşkın aşısı olmadığı gibi onun yaşı ve zamanı da yoktur. Büyük Alman şairi Goethe, torunu yerindeki Margaritte’ye, büyük Türk şairi Abdülhak Hâmid torunu yerindeki Lüsyen’e âşık olmadı mı? Esrar Dede’nin ''Aşk olmasa ey dil seni biz neylerdik ''demesi ne kadar yerindedir.
Genç kadın büyük bir hevesle nakış
işlemeye koyuldu ama bir türlü istediği gibi olmuyordu.
Zihninde canlandırdığı en basit motifleri dahi kasnağa
gerilmiş kumaşın üzerine yansıtamıyordu bir türlü. Endişe
dolu bir sabırsızlıkla yaratmakta olduğu korkunç deseni
görmezden geliyor, elindeki iğneyi batırıp durarak hırsını
kumaştan almaktan