Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çağrı

Yolunu bilen birinin şansı her zaman yaver gider.
Sayfa 17 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Her şeyi bilmek, kapsamlı bir bilgeliğe sahip olmak ya da insan ömrünü uzatabilmek isteğinde Tanrı’ya benzeme amacı daha düşünsel bir düzeyde dile gelir belki. İster yeryüzündeki yaşam süremizi uzatmak isteyelim, ister sayılamayacak kadar çok kez yeniden dünyaya gelelim, isterse bir başka dünyada ölümsüz bir yaşam süreceğimizi kafamızda tasarlayalım, bütün bunların temelinde Tanrı’ya benzerlik özlemi yatar.
Sayfa 64 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Yaşamın bizim için güzelliği, albenisi, her şeyden önce bir kesinliği içermeyişinden kaynaklanır. Her şeyden haberimiz olsa, her şeyi bilseydik, tüm tartışmalar, tüm keşifler sona ererdi. Bilim denilen şey ortadan kalkar, çevremizdeki evren üst üste iki kez anlatılmış bir öykü gibi bize sıkıcı gelmeye başlardı. Henüz ulaşılamamış amaçları düşündürüp gönlümüzü hoşnutlukla dolduran sanat ve din bir anlam taşımaktan çıkardı.
Sayfa 61 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bilim, insanların durumlarını iyileştirmeye, evren konusunda daha çok bilgi edinip onu daha geniş çapta egemenlik altına almaya yönelik çabalarının bir sonucudur. Hatta bana öyle geliyor ki, bütün uygarlığımızın temelinde aşağılık duyguları yatmaktadır. Bizim gezegeni dışarıdan gelip görecek tarafsız bir gözlemci, şu sonuca varacaktır kuşkusuz: “Bütün o toplumsal kurum ve kuruluşları, kendilerini güvence altına almaya yönelik girişimleri, evlerinin üzerinde yağmuru geçirmeyen çatıları, ısınmak için giydikleri giysileri, trafiği kolaylaştırmak için yapılmış yollarıyla bu insanoğulları yeryüzü sakinlerinin anlaşılan en güçsüzleridir.”
Sayfa 59 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Canına kıyan herkesin, ölümünden sorumlu tutmak istediği biri vardır.
Sayfa 57 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Reklam
Her duygu belli ölçüde bedensel bir dışavurumla belli eder kendini.
Sayfa 44 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Yalnızca güçlüklerden yakayı sıyırmaya bakan çocuklar, her zaman öteki çocuklardan geride kalır.
Sayfa 40 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Şımartılmış çocuk, alışık olduğu üzere, isteklerine çevresi tarafından kanun gözüyle bakılmasını bekler. Karşılığında hiç çaba harcamaksızın sadece doğuştan bir hak olarak ayrıcalıklı bir konumun tadını çıkarmaya bakar. İleride çevrenin ilgi ve dikkatinin odak noktasında yer almadığı ya da duyguları üzerinde önemle durmayı çevrenin bundan böyle kendisine başlıca görev saymadığı durumlarla karşılaştı mı apışıp kalır, dünyanın kendisini aldatıp yüzüstü bıraktığı hissine kapılır. Hep alacak gibi eğitilmiş, vermek denen şeyi hiç tanımamıştır. Karşısına çıkan güçlüklerin bir başka türlü üstesinden gelmeyi bilmez. Başkaları tarafından her konuda hizmetine koşulmuş, dolayısıyla bağımsızlığını elden çıkarmıştır, bizzat bir şeyler yapabileceğinden habersizdir. Kendinden başkasını düşünmez, toplumun yarar ve gerekliliği düşüncesine tümüyle yabancıdır. Yüz yüze geldiği güçlükle baş etme de bildiği yol, başkalarına istekler yöneltmektir. Her isteğinin yerine getirilmesi gereken olağanüstü bir insan sayıldığını başkalarına zorla kabul ettirebildi mi, ayrıcalıklı konumuna kavuşacağını düşünür; ancak, ancak o zaman durumun düzeleceği kanısındadır.
Sayfa 19 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Eski bir hırsızdan ya da savaştığınız ülkenin kendi yurttaşından daha iyi muhbir bulamazsınız.
Sayfa 59 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Çoğunlukla nefret ederiz kendimize benzeyenden, kendi kusurlarımızı dışarıdan görmek bizi çileden çıkarır.
Sayfa 57 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İyi bir işçi tığla dakikada ancak beş ilmek atar, bazı döngüsel dokuma makineleri ise aynı sürede otuz bin ilmek atıyor. Yani makinenin çalıştığı her dakika işçinin yüz saatlik çalışmasına bedel ya da makinenin çalıştığı her dakika işçiye on günlük dinlenme süresi kazandırıyor. Dokuma sanayisi için geçerli olan bu durum, modern makinelerle yenilenmiş her sanayi kolu için de az çok geçerlidir. Ama biz ne görüyoruz? makine kusursuzlaştıkça ve el emeğine sürekli artan bir hız ve kesinlikle üstünlük sağladıkça işçi de kendi dinlenme süresini o ölçüde uzatacağı yerde makineyle rekabete girişmek istercesine misliyle çabalıyor. Ah, saçma ve ölümcül bir yarış bu!
Sayfa 29 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
“Ölüm bu!.. Varlığımı dünyaya dağıttığıma göre yaşayacak ne kadar ömrüm kaldı artık! …”
Sayfa 8 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşama verilen anlamdaki hataları gidermenin tek yolu, yanlış anlamlandırmanın gerçekleştiği koşulları yeni baştan ele alıp üzerlerinde enine boyuna düşünmek, yapılmış yanlışı görmek ve kavrayış şemasında düzeltmeye gitmektir.
Sayfa 16 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Yaşamın gerçek anlamının başkaları için yararlı işler yapmak olduğu sonucuna varmamızı sağlayan bir diğer ipucu daha bulunmaktadır. Atalarımızdan devraldığımız mirasa dönüp baktığımızda ne görüyoruz? Kendileriyle ölüp gitmemiş tek şey, onların insanlık için yaptıkları yaratıcı çalışmalardır. Tarıma açılmış topraklar görüyor, trenler, demiryolları,
Sayfa 14 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
Her insan önemli biri sayılmak için uğraşır; ama bizim bütün önemimizin başkaları için yaptığımız yararlı işlerden oluştuğunu görmemek yanılgıdan başka bir şey değildir.
Sayfa 12 - Say Yayınları-2004 basımıKitabı okuyor
305 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.