(“Allâh’tan başka hiçbir ilâh yoktur” anlamına gelen kelime-i tevhîd okunarak) Allâh; tek olduğu halde anıl(ıp, beraberinde onların ilâhlarının esâmesi okunma)dığı zaman, âhirete inanmayan o kimselerin kalplerinin kin ve nefreti suratlarına vurur! Ama O’nun dışındakiler (tek başlarına ya da Allâh ile beraber) anılınca, birdenbire onlar, yüzlerinin derileri açılırcasına sevinirler.
Bazı yanlış anlayış sahiplerinin bu âyet-i kerîmeyi, evliyâdan diri olanlar veya ölmüş bulunanlar hürmetine Allâh-u Te`âlâ’dan bir şey isteyen tevessül ehli hâlis müminler aleyhine okuması, konuya, yabancı bir şey katmak kabîlindendir. Zira velîlerden himmet isteyenler, Allâh-u Te`âlâ’nın ism-i şerifi anıldığında en çok sevinenlerdir. Zaten ibni Abbâs (Radıyallâhu anhümâ) gibi bir - çok büyük müfessirden nakledildiğine göre bu âyet-i kerîmede bahsedilen “Âhirete inanmayan kimseler” den maksat; genel manada tüm müşrikler, özel olarak ise; Ebû Cehil, Velîd ibni Ukbe, Safvân ve Übeyy ibni Halef gibi kâfirlerdir. Allâh dışında anılanlar ise Lât ve Uzza putlarıdır. Artık bu gibi âyet-i kerîmeleri tasavvuf ehli samimi Müslümanlar hakkında yorumlamanın ne imanla, ne de insafla bağdaşır yanı yoktur!