Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir müddet durdu. Eliyle gözlüğünü oynattı ve devam etti: -Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmü­yor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı. Düşü­nüyorum: Elimizden ne yapmak gelir? Hiç!.. Milyonlarca sene­lik dünyada en eski şey yirmi bin yaşında... Bu bile biraz palavralı bir rakam. Geçen gün bizim felsefe hocasıyla konuşu­yordum. Lafı gayet ciddi tarafından açtım ve 'hikmeti vücudumuz'u araştırmaya çalıştım. Dünyaya ne halt etmeye geldiği­miz sualine o da cevap veremedi. Yaratmak zevkinden, haya­tın bizatihi bir hikmet olduğu hakikatinden dem vurdu, fakat çürük. Ne yaratacaksın? Yaratmak yoktan var etmektir. En akıllımızın kafası bile bizden evvelkilerin depo ettiği bir sürü bilgi ve tecrübenin ambarı olmaktan ileri geçemez. Yaratmak istediğimiz şey de bu mevcut malları şeklini değiştirerek piya­saya sürmekten ibaret. Bu gülünç iş bir insanı nasıl tatmin eder bilmiyorum. Bize ziyasını beş bin senede gönderen yıldızlar varken, en kabadayısı elli sene sonra kütüphanelerde çürüye­cek ve nihayet beş yüz sene sonra adı unutulacak eserler yaza­rak ebedi olmaya çalışmak, yahut üç bin sene sonra, kolsuz ba­caksız, bir müzede teşhir edilsin diye, ömrünü çamur yoğur­mak ve mermere kalem savurmakla geçirmek bana pek akıllı işi gibi gelmiyor."
ağlama nedeni can sıkıntısı ve kıskançlıktı
Reklam
“ekmek derdi desen değil bir kuru can sıkıntısı”
Ya gece gece daraldım var mı daralan
"Barrington Moore Jr. şöyle der: Samimi gruplar hatta âşık çiftler arasındaki yaygın deneyim gösteriyor ki dostane sıcaklık zamanla yüksek gerilimli düşmanlığa dönüşebilir. Koruma, baskıya dönüşebilir. Bu dönüşümün bir nedeni katıksız can sıkıntısı ve doymuşluktur. Bir diğeri ise... işbirliğine dayalı ilişkilerin çöküşüdür."
Sürekli bir huzur ortamı öldürücü bir can sıkıntısı üretir. Tekdüzelik aşkı öldürür; yöntemin ruhu bir aşk ilişkisine karışınca, tutku yok olur, tembellik yayılır, yorgunluk insanları yorar ve nefret konuyu kapatır.
Sayfa 650Kitabı okudu
Reklam
Ve güz geldi Ömür hanım , Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul İnsanın içini karartan bulutların Seferi var göğün Maviliğinde… Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor Boşluğunu insan yüreğinin Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan… Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı… ve yüzüm ömrümün atlası ; Düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku Uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası… Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım? 🍂
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
"En büyük mutsuzluk, burada iğrenç insanların yanında hissedilen can sıkıntısı,"
En ağır çöküntü- can sıkıntısı.
Herkes ve her şey onlara soğuk gelir. Bu kişiler duygusal yönden donmuş­tur, hiçbir sevinç duymazlar, ama hiçbir üzüntü ya da acı da duymazlar. Hiçbir şey hissetmezler. Dünya gridir, gökyüzü mavi değildir; bu kişiler hiçbir yaşama isteği duymazlar ve çoğu kez canlı olmaktan çok ölüdürler.
Sayfa 318 - Say Yayınları.
Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmü­ yor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissede­ meyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki ... Yoksa hiçbir şey yapmamalı.
Sayfa 10
Reklam
Can sıkıntısı denen duyguyu geçim sıkıntısından kurtulduğu an öğrenmişti.
Önceleri pek farkına varılmaz. Günün birinde insanın canı artık hiçbir şey yapmak istemez. Hiçbir şeyle ilgilenmez ve kurur gider. Üstelik bu isteksizlik geçici değildir, hatta giderek de artar. Günden güne, haftadan haftaya daha kötü olur. İnsan kendinden hoşlanmaz, sanki içi bomboştur ve dünyayla bağdaşamaz. Sonraları bu hisler de kalmaz ve hiçbir şey hissetmez olur. Bütün dünyaya yabancılaşmış ve hiç kimse onu artık ilgilendirmez olmuştur. Ne kızgınlık duyar ne de hayranlık. Ne sevinmesini bilir ne de üzülmesini. Gülmeyi de ağlamayı da unutmuştur. Böyle bir insanın içi kaskatı kesilmiştir. Artık hiçbir şeyi ve hiç kimseyi sevemez. Bu durumda, artık hastanın iyileşmesine olanak yoktur. Geriye dönüş kalmamıştır. Bomboş, kül rengi bir yüzle ve nefretle çev- resine bakar, tıpkı duman adamlar gibi. Onlardan biri olup çıkmıştır. Hastalığın adına gelince, buna ölümcül can sıkıntısı denir."
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.