Ordu Caddesi'nin pek de düzgün olmayan kaldırımlarında yürürken kendimi, Sadrazam Çandarlı Halil Paşa gibi hissediyordum. Tedirgin, gergin, kuşkulu. Acaba bu işin sonu nereye varacaktı?
Deniz savaşındaki başarısızlıktan cesaret alan imparator, padişaha elçi gönderip eskisi gibi haraç ödeme ve başka kolaylıklar önererek barış yapma ve şehri kurtarma umuduna kapıldı. O, barış için başından beri Osmanlı tarafında kuşatmaya karşı olanlardan, başlıca Çandarlı Halil'den cesaret almaktaydı (kuşatma sırasında Osmanlı tarafından imparatora mektuplar gidip geldiği biliniyor). Bu barış saldırısı, Halil Paşa ve yandaşları tarafından destekleniyordu. İdris-i Bitlisi, Farsça ağır bir inşa diliyle yazdığı Heşt Bihişt adlı büyük Osmanlı tarihinde, deniz savaşındaki başarısızlık üzerine imparatorun barış için elçi gönderdiğini ve Osmanlı karargahında barış yandaşlarıyla kuşatmaya devam için sultanı destekleyenler arasındaki anlaşmazlığı açık biçimde belirtmektedir. [...] Bozgun ruhu üzerine sultan bütün vezirleri ve kumandanları büyük bir meşveret meclisinde topladı. Bu mecliste Çandarlı ve taraftarları, son bir saldırı yapalım, sonuç alınmazsa çekilelim, diye yine karşı çıktılar.
Bu gökkubbe altında sır kalmıyor ...
Tarihten bir kesit sunmak istiyorum:
- Çandarlı Kara Halil Paşa, Osmanlı askeri örgütünün ilk adımı sayılan "Yaya" sınıfını kurduğunda, adım listeye yazdığı hemen herkesten rüşvet aldığı için yargılandı mı ? Hayır! .. Oğlu Vezir Ali Paşa da, İstanbul kuşatmasını kaldırması için Sultan Bayezit'i
Yazar Osmanlı'yı Osmanlı yapan Yeniçerilerin hikâyesini belgesel havasında ve yer yer de sohbet tadında anlatmış diyebilirim.
Tarih sevenlerin zevkle okuyacağı, yeniçerilerin aktörü olduğu tarihi birçok olaya yer verilmiş.
Kitap Yeniçerilerle ilgili çok kapsamlı bir çalışma olmuş. Kapsamlı olsa da kitapta bahsi geçen olayların yeniçerilerle
... Kaldırımlarda yürürken kendimi, Sadrazam Çandarlı Halil Paşa gibi hissediyordum. Tedirgin, gergin, kuşkulu. Acaba bu işin sonu nereye varacaktı?...
Heath Lowry, bu sene bir kitap çıkardı, aşağı yukarı aynı tezi savunuyor. Diyor ki, "Osmanlı devletini kuran, hatta Fatih devrinde devleti idare edenler Müslüman olmuş Rumlardır.” Yanlış, Osmanlı’dan Önce Orta Anadolu Selçuklu medeniyetini hesaba katmamaktan ileri geliyor. Evet Köse Mihal var, Müslüman olmuş, başka Rumlar da var, bunların şüphesiz rolü olmuştur. Fakat öbür taraftan devleti idare eden Çandarlı Halil, İslâm medeniyetini, müesseselerini yakından bilen, kadılık yapmış bilgin bir insan. Sonra ilk vezirler... Meselâ ilk vezir Alaeddin Paşa, bunlar hep ulemadan insanlar ve İslâm devlet geleneklerini iyi biliyorlar. Ama meselâ Köse Mihal halk adamı, Malkaçoğulları vs. hepsi yerel Rumlar. Tabii bunlar Osmanlı ile kaynaştılar, İznik’in fethinden sonra halktan pek çok insan Müslüman oldu. Ancak mübalağa var. Şimdi deseniz ki, “Bu devleti yalnız Türkler kurdu;” bu da doğru değil. Osmanlı, bugün anladığımız manada bir millet değil, hanedan etrafında oluşmuş bir devlet...