Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım Sen beni öpersen belki de ben fransız olurum Şehre inerim bir sinema yağmura çalar Otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür. -Senegalliler dahil değil Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihaplanır Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin. -Yoksa seni rahatsız mı ettim? Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak. -Freud diye bir şey yoktur. -Haydi iç de çay koyayım.
O bir çay istemişti, trenin içinde Biz tren yolcusuyduk, çölün içinde Ben yalnız kalmıştım, senin içinde Oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni! Aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin O bir dile sığınmıştı, sözü içinde Yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde Ben eski kalmıştım, senin içinde Oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni! Düşü geçtik, kendine bakabilirsin O bir bende kırılmıştı, hayli içimde Issız otağ kurulmuştu, canım içinde Oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni! Kimi geçtik, kimseye sorabilirsin
Reklam
SAYIKLAMA Gelip gidiyorlar vızıltılar, telefonlar, kokular kör olmak çok zor. Dün bütün gün gözkapaklarımın üstü bantlı dolaştım, ne tuvaleti bulabildim, ne yemeği. Her yerim morardı, keşke kör olmasaydım; herkes her şeyin yerini değiştiriyor. Kahvaltılıkları buzdolabının 4. katına yerleştirmek zorunda olmamak çok güzel çıktım bir sigara yaktım.
Onun yanında, böyle saatlerce hiç konuşmaksızın, göz göze bile gelmeksizin oturmaktan canım sıkılmazdı. Aynı masada, ayrı şeyler düşünür, bu arada sonsuz çay içerdik. Bizi bir arada tutan şeyin ne olduğunu bugün de çözümlemiş değilim.
Kaybana Geceler ooy sevdasına kurban olduğum ooy bilsen ne kaybana geceler yaşarım kaybana gecelere looy bir türlü sığmaz soluklarım yalnızlık deccal tokmağı gibi iner sessizliğe kulaklarımda uğru uğru uğultular
Öyle hastalar var ki, babası ölmüş, annesi, en az yetmiş yaşında. Artık bırakın evladına bakmayı, kendine bile bakamayacak durumda. Tek endişeleri bizden sonra ne olacak. Evet maalesef çok acı bir gerçek. Bir tanıdığım anne yetmiş üç yaşında, iki evladı da hasta. Biri kız, biri erkek. Anne şeker ve tansiyon hastası. Tek üzüntüsü; "ben
Reklam
Oğuz Atay
OĞUZ ATAY’A MEKTUP "Sevgili Oğuz Atay, Belirsiz bir zamandan yazıyorum sana bu mektubu. Hangimizin şimdiki zamanı daha kıymetli diye düşünmeden. Bilirim sevmezsin geçmiş zaman güzellemelerini. O yüzden sana biraz gelecek haberleri vermek istedim. (Gelecekten haberler diyecektim utandım, falcılara bile saygı duymak lazım.) Önce
Can Baba
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin
KİM ÖZLERDİ AVUÇ İÇLERİNİN KOKUSUNU... - Can Yücel
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile en güzel yerde başlatılsaydı eğer.. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer.. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan
o bir çay istemişti, trenin içinde biz tren yolcusuyduk, çölün içinde ben yalnız kalmıştım, senin içinde oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni! aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin o bir dile sığınmıştı, sözü içinde yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde ben eski kalmıştım, senin içinde oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni! düşü geçtik, kendine bakabilirsin o bir bende kırılmıştı, hayli içimde ıssız otağ kurulmuştu, canım içinde oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni! kimi geçtik, kimseye sorabilirsin Haydar Ergülen
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.