Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günaydın canım insan, en çok sana günaydın...♡
Sabah kalk, hemen üstünü giyin, çay salonuna berbat bir çay içmeye git. Bizde böyle mi bu işler! Acele etmeden yataktan kalkarsın, bir şeylere kızarsın, biraz dırdır edersin, iyice kendine gelirsin, her şeyi etraflıca düşünür, acele etmezsin.
sen beni öpersen belki de ben fransız olurum şehre inerim bir sinema yağmura çalar otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür. -senegalliler dahil değil sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin hayat
Reklam
İç Nefes
o bir çay istemişti, trenin içinde biz tren yolcusuyduk, çölün içinde ben yalnız kalmıştım, senin içinde oysa kaç kişinin yerine sevmiştim seni! aşkı geçtik, gözlerini açabilirsin o bir dile sığınmıştı, sözü içinde yolu yoluma çıkmıştı, çölü içinde ben eski kalmıştım, senin içinde oysa kaç çocuğun yerine övmüştüm seni! düşü geçtik, kendine bakabilirsin o bir bende kırılmıştı, hayli içimde ıssız otağ kurulmuştu, canım içinde oysa kaç bahçe yerine açmıştım seni! kimi geçtik, kimseye sorabilirsin
Haydar Ergülen
Haydar Ergülen
Canım bergamotlu sıcak bir çay çekti
"Bir şeyler yedin mi?" diye sordu Kumru. "Hayır, sen yemişsindir umarım." "Seni bekledim.'' dedi Kumru, "Ne istersin, ne yiyelim?" Uraz başını kaldırıp caddeye söylece bir bakıverdi ve düşüncesizce konuştu. "Kumru." dedi. Kumru başını çevirip şaşkınlıkla Uraz'a baktı. "Efendim?" dedi. "Kumru," diye tekrar etti Uraz dalgınlıkla yürümeye devam ederken, "Kumru yiyebilirim ben." Tam o an kurduğu cümlenin içindeki kelime oyunu kafasına dank etti ve kendisini tutamayıp gülerek Kumru'ya döndü. Kumru da kendisini tutamadı ve gülmemek için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kaldı. "Özür dilerim!" dedi Uraz gülerek, "Yemin ederim ismini düşünerek söylemedim! Şuradaki kafenin önündeki tabelayı okudum. "Ayvalık Tostu ve Kumru" yazısını görünce canım kumru çekti. Öyle söyleyiverdim.'' "Peki!" dedi Kumru, "O zaman ben Ayvalık tostu yerim, sen de kumru mu yiyeceksin?" "Sana ayıp olmayacaksa evet." dedi Uraz. Gülüşerek yolun karşısına geçtiler. "Bir de çay içelim,'' diyordu Kumru kafeye doğru yürürken, "Canım o kadar çay çekti ki!"
Aldatılmanın, kandırılmanın ka­dınsı içe kapanıklığı üzerime geldi. Hiç yapmadığım şekilde çay demleyip köşeye çekilmek, rahmetli Hüseyin Rahmi gi­bi dantel örmek istedi canım. Ne huzurluymuş aldatılmak, aldatmanın kasırgalarından hiçbiri yok, müthiş bir sükunet, temizlik duygusu, adeta şükredecek bir halde olma, munis­lik ve saffet ile odamı doldurdu. (...) Aldatılmada insandan umudu kesmenin eş­siz huzuru vardı. İnsandan kesilen umut, tanrıya yaklaştırı­yordu. İnsandan ve dünyadan bir şeyler ummak, hele bul­mak hatta olur ki sürprizlerle karşılaşmak ise eh artık başka­ya gerek bırakmıyordu. Böyle bırakılıp unutuluverenin, tek­rar bulunma umudu, bulunup değerli sayılma umudu ya da artık kaybolup tükenme umudu... Ah aldatılmak, hiçbir kucak bütünümü böyle sarmadı.
Reklam
104 syf.
·
Puan vermedi
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın Yansıması
Fikret Dağlı
Fikret Dağlı
Orta gelirinin üstünde sayılabilecek bir gelire sahip ailenin,tek çocuğu olarak dünyaya gelen Adem in babası bürokrat,annesi üniversitede Tarih bölümünde Profesördü. Yaşadığı şehir sakin ve elit sayılabilecek bir mahalleydi.Parmakla gösterilen,başarılı bir öğrenci olduğu icin üniversiteside Hukuk bölümünü kazanmıştı. Edebiyat
Yalnızlığın Yansıması
Yalnızlığın YansımasıFikret Dağlı · Salon Yayınları · 202424 okunma
Gece gece çay çekti canım, demleyeyim bari iki bardaklık..
Yarım saattir kızla görüntülü çay partisi yapıp oyuncakları tanıttık, biraz daa kaliteli vakit canım.
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Şu an ömrümde geldiğim en tuhaf kitap kafedeyim. Öyle bi oturup çay içeyim diye geldim, yan masamda amcalar var, herkes ezbere ayetler okuyor, tartışıyorlar falan. Biri diyor ben medinedeyken....biri diyor biz medineye proje için gittiğimizde... kendisi de mühendismiş anladığım kadarıyla. Ortamdaki herkes yürüyen bir kitap gibi. Mesela şu an felsefî bi şeyler konuşuyorlar da ben anlamıyorum tabi hdjdjd tövbe tövbe
"O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.