Den Haag, Hollanda'nın başkenti olmamasına rağmen kendisi hakkında şöyle düşünür: Burası Hollanda hükümetinin, Kraliyet ailesinin ve dünyadaki en büyük caz festivallerinden birinin merkezidir.
Ah güzel Ahmet Abim benim
Gördün mü bak
Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa
İşte o kadar.
Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar
Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar
Mendilimde kan sesleri....
EDİP CANSEVER
MENDİLİMDE KAN SESLERİ
Jack Kerouac Kendini Anlatıyor
Ben hayatım boyunca pranga mahkûmiyetlerinden kaçan köksüz bir ağaç oldum. Ne durmayı ne de aynı yolu ileri geri kat etmeyi severim. Bana sorarsanız, gerçek yaşam hiç durmadan dosdoğru denize doğru gitmektir. Öyküler söylemek, öyküler dinlemek, öyküler yaşamak…
Benim öyküm de onlardan biri. Her zaman gizlice
Bir çatının altında yaşayanlarda ortak ne var? Yalnız birlikte yaşamanın zorunluluğuna inanmaları.Kimi pilavı patlıcanlı ister, kimi patlıcansız; kimi erken yatmak ister kimi geç; kimi şarkı dinlerken öteki caz müziği ister. Sabahları kalkışlar... Biri gördüğü düşü anlatır.Dinleyen, düş dinlemeyi sevmez. Karı kocalar bile böyle değil mi? Ortak neleri var? Haftanın belirli günleri et ete sürtünmekten başka? Gene de dayanıyorlar. Çünkü birlikte yaşama zorunluluğuna inanmışlar.
Ben yürüyüp gittim
Sen ellerini yüzümde unuttun
Utandım acılarımdan
Utandım yalnızlığımdan
On yedi yaşımızın belalı hikmetinde birden
O inkisarları eden güzel hayallerimizden
Ve aşktan
Bir Amerikan "Caz Çağı" romanı... Güzel bir başarı hikayesi ve aynı zamanda acılı aşk öyküsü... Avrupa savaştan yeni çıkmış Amerika'da ise bunun tersi her gece partiler ve eğlenceler düzenleniyor. Tabii bunun yanında hayat akıyor...
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202220,9bin okunma
Caz ritimleriyle savrulan iki köksüz adamın yol temalı öyküsünün romanı. Kitap için yapılan şu yoruma katılıyorum öncelikle. Caz müziğinin geniş, doğaçlama soluğunu yankılamak isteyen yazarın, "spontan düzyazı" adını verdiği teknik vasıtasıyla giriştiği bir deney, bir karşı çıkış. Rulo haline getirdiği ve birbirine yapıştırdığı kağıtları-zaman yitirmemek için- satır başı kullanmadan üç haftada yazmış Kerauc. Kitap kışkırtıcı, hele o yılların Amerikan rüyası yaratma gayretini düşünürsek çok daha kışkırtıcı. Bugün bile okuyan kişiyi her şeyi geride bırakıp yollara düşmeye sevk ediyor. Reddedilen ya da Oğuz Atay'ın deyimiyle tutunamayanların öyküleri var kitapta. Düzensizliğin düzenini sevenlerdenseniz okumanızı öneririm.
Dağıtılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket
Gelmiyor içimizden hüzünlenmek bile
Gelse de
Öyle sürekli değil
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün
O kadar çabuk
O kadar kısa işte o kadar.