"Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir... Gider gelirdi..."
400 sayfalık kitap sadece tek bir günde geçen vakti anlatıyor. Fakat o tek gün hikaye içerisindeki kahramanların anılarıyla uzun zaman dilimlerine ayrılıyor.
Kısacası şöyle diyebiliriz; bir gün içerisinde geçen o vakit yüz yılları göğsüne
Kibarlık Budalası, bir politik hiciv olarak Fransa Kralı XIV.Louis’in talebiyle Moliere tarafından yazılmış bir komedyadır.
Hicivin merkezini Osmanlı Devleti’nin o yıllarda Fransa’ya atadığı Elçi Süleyman Ağa oluşturmaktadır. Süleyman Ağa saraya davet edilmiş, kral huzuruna çıkmış ve ziyareti esnasında Osmanlı Padişahı’nın sarayının Fransız
“İsa, buraya hiç gelmemiştir; ne "zaman" gelmiştir buraya ne bireysel ruh ne umut ne neden-sonuç ilişkisi ne mantık ne de tarih. Her şeyin yalnız nesnelere dayandığı günahtan ve sevaptan yoksun bu karanlık topraklara İsa hiçbir zaman inmedi. İsa Eboli'ye uğramadı.”
“İsa Bu Köye Uğramadı” Carlo Levi’nin 1945’te sürgündeyken yazdığı
Tükettin beni Emile Zola...
Hani boğazınız düğümlenir ama ağlamamak için tutarsınız kendinizi, ağzınıza acı bir tat yayılır ve şakaklarınızdan bir ağrı başınıza girer, hani bazen de farketmeden dişlerinizi sıkarsınız, kasılmaktan çene kemiğiniz ağrır, hani bazen de kalbinizin, bir el tarafından sımsıkı sıkıldığını hissedersiniz ve derin derin
İyi sayılabilecek bir günün ardından, kahvemi yudumlarken, karanlığın sokakları esir almaya başladığı bu zaman diliminde yavaştan başlıyorum incelememe...
Nobel ödüllü yazarın en ünlü eseri olan Don Hikayeleri 1920'li yıllarda Don Nehri (Sovyet topraklarından geçen bir nehir) etrafında geçen hikayeleri ele alır.
Nişan, Sığırtmaç, Şibalok'un
Hepinize tatsız bir haberim var. Büyük bir mucize olmazsa 150 yıl sonra, bugün gezegenimizde yaşayanlar olarak hiçbirimiz yokuz. Birbirimizin hayatından geçip giderken zamanın bize ayrılan kısmında savrulup duruyoruz aynı şekilde. Dünya tarihi boyunca ekonomik krizler, hırsız politikacılar, savaşlar, faşistler, yobazlar, açlık, cehalet, sömürü hep olmuş ve olacak. "Eveeeet, arkadaşlar düze çıktık ve bozmadan devam ediyoruz." motivasyonuyla pürüzsüz bir akış hiç sağlanamamış. Hep bir hırgür!
Türk edebiyatının kıyıda köşede kalmış, daha doğrusu kalmaya mahkum edilmiş muazzam bir ismi Fahri Erdinç. Yazarın yaşamı ve yazını hakkındaki bilgilere, bu platform dolayısıyla az çok sahip olduğunuzu düşündüğüm için değinmeyeceğim. Fahri Erdinç'i hâlâ tanımayan arkadaşlara ise, yazarın otobiyografik romanı Acı Lokma' yı ya da hiç değilse roman