Ben istanbul şeytanı durmuyo bak bir yanım
O şehre gelip yıkmak istiyorum dört yanı
Durdurabilseydim öfke denen kaltağı
Belki ruhum et kafesinden çıkardı pusmayıp
Susmayıp benimle konuşmakta duvarlar
Ya yedim kafayı ya da benimle delirdi tüm binalar
Kimin bu rüyalar hiç bilmiyorum sahiden de
Ben hiç rüya görmez idim nasıl olurda
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Tutuldum bir unulmaz derde
Harman gibi savruluyor içim,
Cehennem gibi gecelerde
Kayboldu aşkım sevincim
Umutların başladığı yerde.
Seferde bir gemi, bir adam
Oturmuş bitmesini bekler.
Yolculuk ömrüm gibi tamam
Deyince açsa çiçekler
Gülse çocuklar inanmam.
Bu delice gidiş yalan
Bütün saatler yarışta.
Bir kadeh gibi kırılan
Korku her sona varışta
Gözlerin gibi açılan.
Gündüz yapmamız gereken bir şeyi uykumuzun gelmesiyle birlikte, ancak rüyada, yani yönü uyku tarafından değiştirildikten sonra, uyanıkken izleyeceğimizden farklı bir yol izleyerek gerçekleştirdiğimiz olur gerçekten de. Aynı olay tersine döner ve başka şekilde sonuçlanır. Her şeye rağmen, uyurken içinde yaşadığımız dünya o kadar farklıdır ki, uyumakta güçlük çekenlerin her şeyden çok istediği, bizim dünyamızdan çıkmaktır. Saatler boyunca, gözleri kapalı, umutsuzca, gözleri açık olsa düşünecekleri şeylere benzer düşünceleri evirip çevirdikten sonra, bir önceki dakikanın mantık kurallarıyla ve şimdiki zamanın gerçeliğiyle kesin bir çelişki içindeki bir düşünme biçimiyle ağırlaşmış olduğunu fark ettiklerinde moralleri yükselir; bu kısa "kayboluş" belki birazdan içinden geçip gerçeği algılamaktan kaçabilecekleri, gerçekten az çok uzakta, kendilerini az çok "iyi" bir uykuya kavuşturabilecek bir mola verecekleri kapının açık olduğu anlamına gelir. Zaten sırtımızı gerçekliğe döndüğümüzde, ilk karanlık mağaralara vardığımızda büyük bir adım atmış oluruz; burada "kendi kendine telkin"ler, cadılar gibi, kuruntu mahsulü hastalıkların veya şiddetlenen sinirsel hastalıkların cehennem kazanını kaynatmakta ve bilinçsiz uyku sırasında yükselen krizlerin uykuyu noktalayacak bir güçle patlak vereceği saati kollamaktadır.
Sizler !!!
Yaşamı sözcüklerde boğanlar, hayat yoksulları.
Aşksızlıktan ölenler, ciddiyetten ölenler, standart yaşam budalaları...
Allah kadar cezalandırıcı olduklarını düşünenler, cenneti etiketleyenler, cehennem reklamcıları..
Sensualistler, dualistler, optimistler, pesimistler, pragmatistler, fonksiyonalistler, pozitivistler, marksistler, satanistler, müslümcüler, orhancılar...
sizler!!!
Eşcinseller, feministler, yeşil dünya veletleri............"
— neden sustun, devam et hadi.
Sizi gebe bir gecenin doğum sancıları arasında selamlıyorum.
.
.
.
.